Kadın kumarhaneden bara kadar Langston'ı takip etti sonra da çıktı gitti. | Open Subtitles | هي فقط تَتْلي لانجستون خلال الكازينو، إلى الحانةِ، وبعد ذلك خارج ثانيةً. |
Bugünün olaylarını takip etmelisin, Paige. | Open Subtitles | أنت يَجِبُ أَنْ تَتْلي الأحداثَ اليومِ، بَيج. |
Adam öldürmeye meraklı bir kaltaktı. Kız kardeşimin bilgisayarı insan yaşamının korunmasını sağlayacak en mantıklı yolu takip ediyordu. | Open Subtitles | حاسوب أختي كَانتْ تَتْلي الطريقَ الأكثر منطقية ببساطة لحفظِ الحياةِ الإنسانيةِ |
Fakat eğer yazgını takip etmezsen bildiğim gelecek değişecek ve dünyanın durumu benim bıraktığım gibi olmayacak. | Open Subtitles | لكن إذا أنت لا تَتْلي طريق القدرِ ذلك يُشكّلُ المستقبلَ كما أَعْرفُه، العالم لَنْ يَنتهي بينما هو عَمِلَ في وقتِي. |
Ben süreceğim, siz takip edeceksiniz. | Open Subtitles | أنا سَأَقُودُ؛ تَتْلي. |
Politikayı takip eder misiniz, Bay Shad? | Open Subtitles | تَتْلي سياسةً، السّيد Shd؟ |