"تَسْرقُ" - Traduction Arabe en Turc

• çaldınız
• çalıyorsunuz
• çalıyordun
• çalmanı

Yaşamın ve ölümün sırrını çaldınız ve kalkmış burada koca memeli bir kız öğrenciyle oynaşıyorsunuz.
تَسْرقُ سِرَّ الحياة والموت،. وانت هنا ايضا تحاول التواصل مع شركات تعلوك

Ateşkesi ihlal ettiniz. Belki de altınları çaldınız.
كَسرتَ وقف إطلاق النارَ، وأعتقد أنك تَسْرقُ الذهبَ.

Doğum kontrol jeli çalıyorsunuz, sokakta insanları itip kakıyorsunuz.
تَسْرقُ هلاماً قاتل الحيوانات المنويةَ. تَضْربُ الناسَ على الشارعِ.

Taksisini çalıyorsunuz. Onun geçim kaynağı.
أنت تَسْرقُ سيارةَ ألاجرة الخاصة به هي كل ما يملك

Tarifleri, şeker kaplı krallığını korumak için mi çalıyordun?
تَسْرقُ الوَصْفاتَ لحِماية مملكتِكَ الملبّسة بالسكرِ؟

CSI olmadan önce araba mı çalıyordun?
تَسْرقُ السياراتَ أمامك أصبحَ a سي إس آي؟

İş yerimden bir kadını evinin kadını yapmak için... çalmanı istemem.
في المرة القادمة التي سأتورط بها مع إمرأة، سَيَكُونُ للإِسْتِقْرار حَسناً، أنا لا أُريدَك أن تَسْرقُ واحدة من النِساءِ في مكان عملي

Kim bunu çaldıysa, sadece bir palyaço çalmadınız, siz Point Place'in bir parçasını çaldınız.
مَنْ سَرقَ هذا، أنت لَمْ فقط تَسْرقُ a مهرّج، سَرقتَ a قطعة صَغيرة مِنْ مكانِ النقطةِ.

Çünkü bu çocukların yaratıcılığını ve arzularını çalıyorsunuz.
' يَجْعلُك تَسْرقُ هؤلاء الأطفالِ إبداعِهم وعاطفتهم.

Sizde çalıyorsunuz di mi?
تَسْرقُ أيضاً؟

Ondan ne çalıyordun?
هَلْ كُنْتَ تَسْرقُ منه؟

Sen yiyecekleri mi çalıyordun?
أنت... أنت تَسْرقُ غذاءَ.

Homer, arabayı çalmanı istiyorum.
(هومر)، أنا أَصرُّ أن تَسْرقُ تلك السيارةِ.