Sonra böyle gideceksen, birine onu sevdiğini söyleme. | Open Subtitles | لا تقولين أنّكِ تُحبّين شخصاً وبعدها ترحلين هكذا |
Gizli anlaşmaları sevdiğini söylemiştin. | Open Subtitles | قلتِ أنّكِ تُحبّين تعاملات الغرف الخلفيّة. |
Hem ayrıca Todd Rundgren'i sevdiğini de düşünmemiştim. | Open Subtitles | كما أنني لم أعتقد بأنكِ تُحبّين" تودرانغرن" |
Sakallarımı sevdiğini sanıyordum. | Open Subtitles | ظننتُك تُحبّين لحيتي؟ |
Eğer bir şey ile ilgileniyorsan Elizabeth bir gün, o varlığı sevdiğini ve onsuz hayatının bomboş olduğunu fark edersin. | Open Subtitles | إذا اهتممتي بشيء يا (إليزابيث) يومًا ما ستكتشفين أنّكِ تُحبّين هذا المخلوق وأن حياتكِ ستكون خالية بدونه |
Yani, Kate, Castle'ı sevdiğini falan biliyorum ama kızım bu... | Open Subtitles | أعني، أعرف أنّكِ تُحبّين (كاسل) يا (كايت)، لكن يا صديقتي... |