"تُعاني" - Traduction Arabe en Turc

    • acı
        
    • muzdarip
        
    • sarmış
        
    • çekiyor
        
    • bozukluğu
        
    Ama, yardım edebileceği hâlde insanların hâlâ acı çektiğini bilerek yaşayamamış adam. Open Subtitles لكن الرجل لم يستطع العيش بمعرفة أن العالم تُعاني وهو يستطيع المُساعدة
    Bu şekilde amacını kutsallaştırıyorsun ama yaptığın işten acı çekmen gerekmiyor. Open Subtitles إنها تُعظّم قضيتك ولكنك لا يجب أن تُعاني من أجل هذا
    O bir yerlerde acı çekiyor olabilir. Beni bulmaya çalışırken ölmüş olabilir. Open Subtitles يُمكن أنها بالخارج تُعاني يُمكن أنها ماتت وهي تحاول أن تعثر عليّ
    İstemdışı kasılmalardan veya sesler duymaktan muzdarip misin? Open Subtitles هَلْ تُعاني من تشنجاتَ للإرادية أم تسمع أصوات ؟
    Şimdi tüm krallığı hanedan kavgası sarmış durumda. Open Subtitles الآن المملكة كلها تُعاني من نِزاعات عائلية.
    Kızınız Grace'in yaygın anksiyete bozukluğu yaşadığına inanıyorum. Open Subtitles تُعاني ابنتكم غريس من بوادر اضطرابات القلق العام
    Biliyorum ki günahım çok büyük fakat yaptığım yanlış şeyden dolayı onun acı çekmemesi için sana yalvarırım. Open Subtitles أنا أعلم بأن ذنبي كان عظيماً جداً لكنني أتوسل إليك لا تدعيها تُعاني بسبب عملي الخاطيء
    Umarım çok acı çekmemişsindir, canım. Open Subtitles أَتمنّى بأنّك لَمْ تُعاني من كثيراً، عزيز.
    Terk eden sen olunca çok acı çekmiyorsun. Open Subtitles عندما كُنْتَ على الجانبِ الآخرِ لَمْ تُعاني كثيراً
    Yani onu sadece idam etmek istemiyorlar acı çekmesini de istiyorlar. Open Subtitles لذا، فإنهملا يودوامنّيتنفيذالقصاصبهافحسب، إنهم يريدونني أن أجعلها تُعاني.
    Sadakatini sevdim..ama şimdi acı çekeceksin Open Subtitles أقدّر ولائك، لكنّكِ يجب أن تُعاني من هذا.
    ...babamsa onunla uğraştı durdu ta ki umutlar tükeninceye kadar. Acısına acı kattı. Open Subtitles لقد عايشت أمّي ألماً رهيباً ووالدي جعلها تكافح على الرغمِ من عدم وجود أمل، لقد جعلها تُعاني
    O işi sana bırakıyorum. Sen müzisyensin, acı çekmen önemli. Open Subtitles تركت هذا الأمر لك فأنت عازف موسيقي فمن المهم أن تُعاني
    Sonrasında iyi hissetmesi gerektiğini biliyormuş ama hissetmiyormuş çünkü insanlar hâlâ acı çekiyormuş. Open Subtitles بعد أن علم أنه يجب أن يشعر بالرضا , لكنه لم يشعر بها لأن العالم لا زالت تُعاني
    Tüy döktükleri bahar ayları geldiğinde kötü beslenmeleri hayati minerallerin eksikliği yüzünden acı çekmelerine sebep olur. Open Subtitles عندما تطرح الشعر بالربيع فإن وجبتها الضعيفة تجعلها تُعاني من نقصٍ خطيرٍ من المعادن الحيوية
    Habercilere Nicole'un acı çekmeyi hakettiğini söyledin. Open Subtitles لقد قلتَ للصحافة أنّها تستحق أنْ تُعاني.
    Muhtemelen kazadan dolayı plasentanın ayrılması yüzünden acı çekiyor. Open Subtitles إنها تُعاني من إنقطاع مشيمي تقريباً بسبب الحادث
    Çünkü onların zalim hükümdarı buraya getirmesi çok zor. Senin acı çekmen ise çok kolay. - Size bu vebayı getiren o! Open Subtitles من الأسهل لهم أن تُعاني عن إحضار ذلك الطاغية الذى جلب هذا الوباء علينا إلى العدالة
    Doktorların, doğuştan özür durumu dedikleri şeyden muzdarip. Open Subtitles إنها تُعاني مما يُطلق عليه الأطباء كوكبة من العيوب الخلقية
    Şimdi tüm krallığı hanedan kavgası sarmış durumda. Open Subtitles الآن المملكة كلها تُعاني من نِزاعات عائلية
    Ya o, ya da Florida, minyatür gargarayla Dilbert* karikatürü sıkıntısı çekiyor. Open Subtitles إما هذا أو أن فلوريدا تُعاني من نقص في غسول الفم برائحة النعناع و كارتون ديلبرت
    Çok aşırı derecede disosyatif kimlik bozukluğu var. Open Subtitles إنَها تُعاني مِن خَلَل تَعَدُّد الشَخصيات، مِنَ النَوع الحاد حقاً

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus