Çünkübazıyalanlar Affedilemez. | Open Subtitles | .. لأن بعض الأكاذيب لا تُغتفر .. |
Affedilemez. O da bunu biliyordu. | Open Subtitles | كذبة لا تُغتفر وقد كان يدرك ذلك |
Elbette Ahn Sang Goo onlar adına çalışırken Affedilemez şeyler yaptı ama bu onun söylediklerini yanlış olarak kabul edeceğimiz anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | ارتكب "آهن" غلطة لا تُغتفر بالعمل معهم ولكن هذا لا يعني أننا يمكن أن نعتبر أن ما يقوله أكاذيب. |
Ona affedilmez hatalar yaptığını ve çekilmesi gereken zamanın geldiğini söyleyeceğim... | Open Subtitles | سأقول أنه صنع بعض الأخطاء التى لا تُغتفر وحان الوقت ليتنَحّى |
Ona affedilmez hatalar yaptığını ve çekilmesi gereken zamanın geldiğini söyleyeceğim... | Open Subtitles | سأقول أنه صنع بعض الأخطاء التى لا تُغتفر وحان الوقت ليتنَحّى |
Yaptığım şeyler bağışlanamaz. | Open Subtitles | أفعالي لا تُغتفر |
Affedilemez yöntemler kullanıyor. | Open Subtitles | أساليبه لا تُغتفر |
- Affedilemez şeyler. | Open Subtitles | -أشياء لا تُغتفر |
Bu Affedilemez hata sebebiyle Suriye'den, ...Başkandan ve yanlış yönlendirilen Amerikalılardan özür dilemeyi teklif ediyorum. | Open Subtitles | أُقدّم الإعتذار لـ(سوريا) بسبب الإتّهامات التي لا تُغتفر... 60 00: 03: |
Hırsızlık affedilmez suçtur! | Open Subtitles | السرقة جريمة لا تُغتفر |
- affedilmez bazı şeyler söyledim. - Evet. | Open Subtitles | -لقد قلت بعض الأمور التي لا تُغتفر |
- bağışlanamaz günah yoktur. | Open Subtitles | ـ لا توجد خطايا لا تُغتفر. |