Mutlaka onu kendini değiştirmeye itecek ikincil bir tetikleyici olmalı. | Open Subtitles | لا بد من وجود محفز ثانوي يحفزه ليغير من نفسه |
Bu emirler, ikincil ve güvenilir olmayan bir iletişim ağından geldi. | Open Subtitles | هذه الاوامر اتت من خلال خط ثانوي شبكة ذات اقل امان. |
Bu emirler, ikincil ve güvenilir olmayan bir iletişim ağından geldi. | Open Subtitles | هذه الاوامر اتت من خلال خط ثانوي شبكة ذات اقل امان. |
Yani şimdi siz resmi oalrak lise 1'siniz öyle mi? | Open Subtitles | إذاً فأنتن الآن رسمياً طالبات في الصف الأول ثانوي, صحيح؟ |
Aslında, sen daha yaşlısın, yine de lise öğrencisini bir babaya çevirmişsin. | Open Subtitles | حسنا , أنت أكبر بكثير من أن تصادقي طالب ثانوي و تحوليه إلى أب |
Umutlarını, büyük maçta 5 dakika bile oynamamış liberal yedek oyunculara mı bağlayacaksın? | Open Subtitles | هل ستضع كل آمالك على ليبرالي ظهير رباعي ثانوي من فيرمونت |
Etrafıma her bakışımda, seni kahrolası telefonda görmekten bıktım. Hayatında bir aksesuar olmaktan da bıktım! | Open Subtitles | سئمت من أن أكون شيء ثانوي في حياتك! |
Sullivan sözlerimi müziğinin yanında hep ikinci planda tuttum. | Open Subtitles | سوليفان، أنا دائما أضع كلماتي كمساعد ثانوي لموسيقاك |
Edward Wilson, insan cinselliğinin öncelikle bir bağlanma mekanizması olduğunu ve ancak ikincil olarak üremeyle ilgili olduğunu söylüyor. | TED | إدوارد ويسلون قال إننا نحتاج أن نفهم أن النشاط الجنسي البشري هو أولا جهاز ربط والإنجاب هو شكل ثانوي فقط. |
böylece ikincil hedefin yolunu açar. | Open Subtitles | لاستقبال الأساسي له، لتحرير هدف ثانوي له. |
Bakanları silah zoruyla rehin alma tüm operasyonun ikincil önceliği olacak. | Open Subtitles | احتلال مقر الأوبك وأخذ الرهائن سيكونان سوى هدف ثانوي من العملية برمّتها |
Internet aktiviteni silmek için kullandığın program ve ikincil çöp kutusu olarak kullandığın silme programı gibi. | Open Subtitles | كإستخدامك لبرنامج لإزالة نشاطك على الإنترنت وبرنامج آخر ثانوي ليطمس الملفات المحذوفة |
Onları muhafaza ettiği ikincil bir mekana götürdüğüne inanıyoruz. | Open Subtitles | يأخذهم إلى موقع ثانوي حيث يعتقد أنه يحفظهم |
Bakanları silah zoruyla rehin alma tüm operasyonun ikincil önceliği olacak. | Open Subtitles | احتلال مقر الأوبك وأخذ الرهائن سيكونان سوى هدف ثانوي من العملية برمّتها |
lise mezunu olduğunu söyleyebilirim muhtemelen misyoner yada sigortacı ve bununla beraber suç örgütleriyle bağlantısı var. | Open Subtitles | أنا أقول خريج ثانوي ربما مُبشر أو مندوب شركة تأمين بالرغم من الصلات الواضحة مع نوع من عالم الجريمة |
Ben bile kendime inanamıyorum, çocuklarım lise ikinci sınıftalar | Open Subtitles | ولن أصدقه أنا بنفسي لولا أن أولادي بالسنة الثانية ثانوي |
Bu arada ben bir lise öğretmeniyim ve demin çaldım bu arabayı. | Open Subtitles | بالمناسبة أنا معلمة ثانوي و قمت بسرقة هذه السيارة. |
Bu süre bana, eğer bunu başka birine bulaştırmaya çalışırsam tüm güç hücrelerimi devre dışı bırakacak bir dahili yedek program yaratmama imkan sağladı. | Open Subtitles | ذلك التأخير سمح لي لصنع برنامج ثانوي داخلي الذي يفصل خلايا طاقتي إذا انا حاولت أصابة شخص آخر |
Ben bir insanım, aksesuar değil. | Open Subtitles | أنا إنسانة، لستُ شيء ثانوي. |
Biz hoşlanmasak da, ikinci planda kalmayı becerebiliriz. | Open Subtitles | ربّما لا نحبّ ذلك، ولكنّنا نعرف كيف نلعب دور ثانوي |
şüpheli gün doğumu ayinini biliyor olmalı. | Open Subtitles | الغير ثانوي يَجِبُ أَنْ يكونَ عِنْدَهُ معروفُ حول خدمةِ شروقَ الشمس. |
6 ay önce, kalçası ve omuzlarında ikinci bir kanserle mücadele etmiyorduk. | Open Subtitles | قبل ستة أشهر لم نكن نتعامل مع سرطان ثانوي. على وركها وأكتافها. |
Serumun istenmeyen yan etkileri vardı. Etkileri insan dokusunda görülmeye başladığında fark ettik. | Open Subtitles | كانت للمصل منتوج ثانوي غير متعمّد، اكتشفنا ذلك بعد أن تكونت بنسيج المعالج. |