Hayır, biliyorum. Ben, BlueBell'e özel dedikodu sitesinden, Dash DeWitt. | Open Subtitles | نعم، أنا أعلم معكم داش ديويت لموقع ثرثرة بلوبيل الخاص |
Şu gazetede hakkındaki dedikodu haberlerini görünce şey... | Open Subtitles | وبعد ان رأيت صورة لك ثرثرة في هذا العمود |
Hiç dedikodu yok mu? Bilmem gereken ameliyatlar? | Open Subtitles | ألا يوجد أخبار أو ثرثرة أو جراحات يجب أن أعرف عنها ؟ |
Bu konuşmaları düşün, kırık bir sandalyede gevezelik yapmak adamı bağlar bir sebebi var ki sana söylüyorum. | Open Subtitles | لئلا تظنا كل هذا الكلام هو ثرثرة فارغة من رجل قعيد مكسور أنا أقول لكما هذا لسبب |
Elbette hayır! Mona'nın dedikoduları için havanda olmamanı anlıyorum. | Open Subtitles | بالطبع لا ، إننى أفهم إذا لم يكن لديك المزاج لسماع ثرثرة " مونا" |
çene,çene çene. Dediğimi yap sen! | Open Subtitles | الثرثرة ، ثرثرة ، ثرثرة إفعلى ما يقال لك |
Evet, internette yaptığım bir sohbet şovum var ve yorumlara göre sorularım çok dedikodu içerikliymiş. | Open Subtitles | نعم ، أنا لدي برنامج حواري على الانترنت وهناك تعليقات تقول بأن أسئلتي عبارة عن ثرثرة |
dedikodu buysa, hiç sevmedim. | Open Subtitles | إذا كانت هذه تدعى ثرثرة فإنها لا تعجبني أبداً |
Şey, bu dedikodu gerçekten. Gezerken bu şeyleri çok duyuyorsunuz. | Open Subtitles | حسنا , هي ثرثرة مجالس, حقيقةً تسمعين هذه الأشياء عندما تكونين متنقلة |
Pekâlâ, o zaman en başından müdire Queller ile dürüst olmalıydın fakat asıl mesele gençlerin internete dedikodu yollaması değil. | Open Subtitles | حسنا، إذا كنت صادقة مع المديرة في هذاالامر لكن المشكلة الحقيقية هنا ليست ثرثرة المراهقين |
Son işlenen cinayetler hakkında hiç dedikodu var mı? | Open Subtitles | رائع هل هناك اي ثرثرة بخصوص الجرائم الاخيرة ؟ |
İnsanlar konuşur. dedikodu yapar dururlar. | Open Subtitles | الناس تتحدث , اوه , جميعها ثرثرة وشائعات |
Pekala, bu kadar gevezelik yeter. Bakalım yanan çöpten hoşlanıyor musunuz! | Open Subtitles | حسناً ، كفانا ثرثرة لنرَ رأيك في القمامة المشتعلة |
Ama onunla çok ortak noktan var: Trafikte durmadan gevezelik etmek! | Open Subtitles | لكن لديك الكثير من القواسم المشتركة معهم ثرثرة بلا انقطاع أثناء قيادتي للسيارة |
Komiserim, bu güvenilir bir gevezelik. | Open Subtitles | أيها القائد أنا أخبرك هذه ثرثرة يُعتمد عليها |
Ama bütün Boş dedikoduları kesinlikle duyuyorsun. | Open Subtitles | لكنّك تسمع كلّ ثرثرة فارغة بالتأكيد |
Yeter bu kadar çene çaldığınız. Köpekten Kurtulma Operasyonu başlıyor. | Open Subtitles | كفاكم ثرثرة ، حان وقت تنفيذ مهمة "التخلص من الكلب" |
Tamam, gereksiz sohbet yeter bu kadar. Git fakir ol. | Open Subtitles | حسنا ، يكفى ثرثرة فارغة إذهب وكن فقيرا |
Bu bir öğle yemeği dedikodusu olsaydı senden-- Ama şanslıyım ki-- | Open Subtitles | كنتُ على وشكِ أن أسألك إن كانت هذه الجلسة هي ثرثرة ما بعد الغداء |
Sevdiğim birini, rozetli ahlaksız bir kumarcının duyduğu dedikodular yüzünden öldüremem. | Open Subtitles | فأنا لن أقوم بإيذاء رجل أحبه بسبب ثرثرة بعض رجال الشرطة مع مقامر فاسد لعين يحمل شارة هل تفهمني ؟ |
lak lak da lak lak, lak lak. | Open Subtitles | ثرثرة، ثرثرة، ثرثرة، ثرثرة |
Tamam, şimdi sen bile bunun saçma sapan olduğunu kabul etmelisin. | Open Subtitles | حسناً, بربك! حتى أنت عليك أن تعترف أن هذه ثرثرة |