Bay. Thompson, size özel barış yemeğimdem sunmama izin verin, | Open Subtitles | سيد ثومبسون , اسمح لي ان اصل الى قطعتك الخاصه |
Stan Marsh, Elise Thompson'ın ateşli bir çatalı olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | ستان مارش يعتقد ان اليس ثومبسون لديها شق مؤخره رائعه |
Dr Thompson'un astronomik gözlemlerini inceledim. | Open Subtitles | لقد قرأت الملاحظات الفلكية للدكتور ثومبسون |
Dr Thompson dış merkezli kutupsal bir yörüngeye doğru bir çekilmiş bir gezegen olduğunu düşünmüştü. | Open Subtitles | دكتور ثومبسون يعتقد بأنه دُفع الى مسار فلكي قطبي شاذ |
Aranızda ne geçtiyse belliki Flash Thompson bu sonucu haketmiş. | Open Subtitles | هذا الرّجل, فلاش ثومبسون, هو ربّما استحقّ ما حدث . |
Astsubay Thompson liseden 19'unda mezun olmak konusunda yalan söyledi. Durdu ve soluna baktı. | Open Subtitles | ثومبسون كان يكذب في تخرجه من العليا في عمر 19 |
Senatörün Thompson'un bilmediği bir ilişkisi olması imkansız. | Open Subtitles | من المستحيل أن يكون السيناتور على علاقة مع أحد و ثومبسون لا يعلم عنها |
Tasarruf yasağını aldırtan Cleo'nun sözde erkek arkadaşı Ken Thompson ve onun patronu Senatördü. | Open Subtitles | كين ثومبسون, صديقها الافتراضي الحميم حصل على الأمر بالاعتقال مع مديره, السيناتور |
Oliver Laurier Ken Thompson'ın balık beslediğini söylemişti. | Open Subtitles | قال أوليفر لويير بأن كين ثومبسون كان يحتفظ بالسمك |
Thompson arama emrini okudu! Diatomlu toprak aradığımızı biliyor! | Open Subtitles | لقد قرأ ثومبسون مذكرة التوقيف و لذا فهو يعرف بأننا نبحث عن مبيدٍ كيماوي |
Barbara June Thompson, eski Natesville güzeli. | Open Subtitles | باربرا جون ثومبسون ملكة جمال نايتسفيل السابقة |
- Gabriel Thompson'ı bulduk. | Open Subtitles | عثرنا عليه يا سيدي عثرنا على غابريال ثومبسون أين هو ؟ |
Ne yazık ki Gabriel Thompson'ı teslim edemem. | Open Subtitles | أخشى أني لا استطيع أن أقبض على غابريال ثومبسون سيدي الرئيس |
Gabriel Thompson'la irtibata geçtiğimizi duymuşsundur. | Open Subtitles | أعتقد أنك سمعت الاجراءات الأخيرة لدينا مع غابريال ثومبسون المبلغة من ناسا ؟ |
Thompson ve ben bir kaç soru sormak için oraya gidiyoruz. | Open Subtitles | سنذهب أنا و ثومبسون إلى هناك الآن لنسأل بعض الأسئلة و... .. |
- Eminim Daley Thompson'u yenemez. | Open Subtitles | . أراهن أنه لم يستطع ضرب دالي ثومبسون |
-Beni huzursuz ediyorsun Thompson. | Open Subtitles | انت اثرت المتاعب لي ثومبسون لماذا |
Ve kilisede dua ettiğini hatırladı. Terörist olacak bir tip değil Tony. Yani Angelina Jolie değil de Emma Thompson gibi midir diyorsun? | Open Subtitles | -انها ليست من نوع الارهاب توني آها وهل تعتقدين أنها تفكر مثل إيما ثومبسون أو أنجلينا جولي ؟ |
Thompson halen Bethlehem'in yardımcısı. | Open Subtitles | ما زال ثومبسون يعمل معواناً لدى باثلهام |
Thompson Bethlehem'ın ajandasını tutuyor | Open Subtitles | يقوم ثومبسون بترتيب جدول مواعيد باثلهام |