Yan dairede oturan adam sürekli "Balkonumda jakuzi var." deyip duruyordu. | Open Subtitles | نعم الشاب الذي يسكن بجوراي دائما هكذا لدي جاكوزي في شرفتي |
Çocukluğumda jakuzi istediğimizde, küvetin içinde yellenirdik. | Open Subtitles | عندما كنت صغيراً وأردنا جاكوزي كنا نضرط في الحوض |
Ev sinema karşılığında jakuzi şartı koydum. | Open Subtitles | أخبرت رون أنّه إذا يريد مسرح بيت، أريد جاكوزي |
Şu jakuzisi ve bilardo masası olan o muydu? | Open Subtitles | تلك التي لديها جاكوزي وطاولة بلياردو؟ |
Gerçi bu beni, onu jakuzide boğmaya çalıştığın kadar korkutmadı. | Open Subtitles | ذلك لم يخفني بقدرما عندما حاولت إغراقه في جاكوزي. |
Bohemler tarafından ilaçla uyutuldum, bir takım dağ köylüleri ile çıplak jakuziye tıkıldım, bir motelde onun yanında çıplak uyandım, ve kendisine Lady- bayan - diyen bir adam tarafından hayvan gibi bir kafes içinde döğüşmeye zorlandım. | Open Subtitles | أنا خُدرت من قبل البوهيميين علقت في جاكوزي قذر مع زوج من الريفيين أستيقظت عارياً في فندق بجانبة |
Jacuzzi, Kapıyı açabilir misin lütfen? | Open Subtitles | جاكوزي أيمكنك فتح البوابة من فضلك ؟ |
Aslına bakarsan, ailesi jakuzi yaptırtmış. | Open Subtitles | أمازال نفس السبب؟ حسناً، لديهم جاكوزي الآن |
Bak, kirli burası. Bir motele gidelim hadi. jakuzi var. | Open Subtitles | انظري إنه متسخ، دعينا نذهب هيا بنا نذهب إلى فندق، فيه جاكوزي هيا |
Şimdi bir maymun olimpik yüzme havuzu var, masaj salonu, jakuzi, aroma terapi bakımı... ve gelecekte meditasyon merkezi. | Open Subtitles | الان , هناك بركة العاب القرود قاعة مساج , جاكوزي للقرود غرفة علاج بالعطر للقرود |
Sadece biz, bir kasa vodka ve hatun dolu bir jakuzi. | Open Subtitles | نحن فقط, صندوق من الفودكا و جاكوزي مليء بالفتيات |
Evet, jakuzi, telefon ve tuvalette de bir televizyon var. | Open Subtitles | نعم, هناك حمام جاكوزي وتيلفون وتلفاز في الحمام |
Hi-fi pikabın, jakuzi banyon olmayacak. Bunları özlemez misin? | Open Subtitles | دون أمور جميلة، دون جاكوزي هل ستفتقد ذلك؟ |
Banyo zeminden ısıtmalı üstüne bir de jakuzi var. | Open Subtitles | أرضية الحمام مثيرة وهناك جاكوزي في حوض الاستحمام |
İlla jakuzi olsun demiyorum ama demek istediğim köpükleri çok sevdiğim. | Open Subtitles | أنا لا أقول أنه يجب أن أحصل على جاكوزي أنا أقول فقط أني أحب الفقاقيع |
Masaj, sauna, jakuzi, bronzlaşma salonu. | Open Subtitles | ، حمّام بُخار للتدليك، جاكوزي ... صالون للدباغة |
Masaj, sauna, jakuzi... bronzlaşma salonu. | Open Subtitles | ، حمّام بُخار للتدليك، جاكوزي ... صالون للدباغة |
Şuna bak köpeğimin, kendi jakuzisi var! | Open Subtitles | كلبي يمتلك حمام جاكوزي خاصاً به |
Ve küllerimin jakuzide seks yapan 2 çıplak seksi lezbiyenin üstüne dökülmesini istiyorum. | Open Subtitles | و أن يتم نثر رمادي على سحاقيتين مثيرات جداً و عاريات يمارسن الجنس في جاكوزي |
Ne tarz bir gerzek, böyle bir havada jakuziye girer? | Open Subtitles | أولا، أي نوع من الأغبياء يأخذ جاكوزي في هذا النوع من الطقس؟ |
Elbette hayatım, yoksa niye bozuk bir jakuzimiz olsun? | Open Subtitles | بالطبع هو يعمل ياحلوة لماذا سيكون لدينا جاكوزي معطوب؟ |
Bunu kaldırabilirim. Odanda jakuzin varsa, senin adına sevinirim. | Open Subtitles | إذا كان لديكِ "جاكوزي"، فأنا سعيدٌ لأجلك. |
"annemle babamın yine evde birlikte takılacağını düşünmek... tabiki daha güzel ve jakuzili bir evde, hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | سيظل والداي في المنزل برفقة بعضهم بالطبع منزل اجمل بكثير مع حوض جاكوزي اذا سالت الناس عن اروع قصص الحب |
Harika bir evdir. Saunalar, jakuziler, üç tane tenis kortu. | Open Subtitles | هذا منزل عظيم حقاً ساونا، جاكوزي ، ثلاثة ملاعب للتنس |
Tommy'de de vardı, onları ailesinin jakuzisinde boğdu. | Open Subtitles | تومي" كَانَ عِنْدَهُ قَمْلُ العانة" وأغرقَهم في حمام "جاكوزي" أبويهِ |