"جالسةً" - Traduction Arabe en Turc

    • oturmuş
        
    • otururken
        
    • oturuyorsun
        
    • oturuyordu
        
    • oturuyordum
        
    Barda oturmuş sevgilimi bekliyordum ve o geç kalmıştı, gelmeyeceğinden korkuyordum. Open Subtitles كنت جالسةً في الحانة أنتظر الرجل ولكنه تأخر، وخفت ألا يأتي
    Masamda oturmuş bir araştırma burs talebi yazıyordum ve daha önce hiç aklıma gelmeyen bir düşünce geçti aklımdan. TED كنت جالسةً في مقعدي، أتقدّم لمنحة، ومرّت ببالي فكرة لم تخطر على بالي مسبقاً.
    Aslında mutfakta otururken senin bana küçük bir kızken babanla birlikte kahvenizi nasıl paylaştığınızı anlattığını hatırladım. Open Subtitles حقيقةً، لمّا كنتِ جالسةً في مطبخي تذكّرتُ عندما أخبرتِني عن كيف تشاركتِ القهوة مع أبيك في مخزنه عندما كنتِ طفلة
    Orada onun önünde otururken hakkımda şöyle düşündüğünü söyleyebilirim: Open Subtitles أستطيع القول حينما كنت جالسةً عندها كانت تفكر
    Avrupa'nın en güçlü tahtında oturuyorsun. Open Subtitles أنتِ جالسةً على أقوى عرش في أوروبا
    Avrupa'nın en güçlü tahtında oturuyorsun. Open Subtitles أنتِ جالسةً على أقوى عرش في أوروبا
    en başından beri masada oturuyordu. Open Subtitles لا ، لقد كانت جالسةً فقط على تلك الطاولة طيلة هذا الوقت اللعين
    Birkaç arkadaşla bir barda oturuyordum, bu arkadaşlarım da evli bir çift. TED كُنتُ جالسةً في حانةٍ مع صديقَين، تحديدًا، اثنين مُتزوجين،
    Evde oturmuş seni düşünüyordum ve düşündüm ki, neden onun tarafına geçip, bir merhaba demiyorum? Open Subtitles أعلم .. لقد كنتُ جالسةً في المنزل أفكر فيك
    Ben de burada oturmuş büyük günün benimle ilgili kısmını nasıl görmezden geldiğinizi düşünüyordum. Open Subtitles وأنا كنتُ جالسةً هنا، كيف جميعكم تتجاهلون جزئي من يومي الكبـير.
    Çünkü... bir kafede oturmuş Dorian Gray'i okuyordum. Open Subtitles أعتقدُ أنه بسبب... أنني كُنتُ جالسةً في المطعم أقرأ كتاب " دورين غراي " و
    Ve geçen gün kanepede otururken benim yanımda uyudu. Open Subtitles والبارحةَ نامت بقربي حينَ كنتُ جالسةً على الأريكة
    Kendisi de savunma avukatı olan eşim David'le birlikte 10 yıl önce mutfak masasında otururken çare aradığım soru işte tam buydu. TED حسنا، هذا هو السؤال الذي كنت أواجهه منذ أكثر من عقد مضى، حين كنت جالسةً على طاولة المطبخ مع زوجي، دايفيد، وهو أيضًا محامٍ عام.
    Derken, o anda, orada otururken, -her şeyin bir zamanı vardır derler ya - işte o anda hayırseverlerimden biri rapor almak için beni aradı. TED كنت جالسةً هناك أفكر وفجأة، في تلك اللحظة، نتحدث عن لحظة القوة الدافعة والعزيمة في تلك اللحظة، اتصلت واحدة من المتبرعات الرائعات من أجل الحصول على تقريرٍ.
    Bankta otururken aniden üstüme düştü. Open Subtitles كنت جالسةً على الدكه وفجأه أصبح فوقي.
    On yıldır masa başında oturuyorsun. Open Subtitles بقيتِ جالسةً خلف مكتب طوال عشر سنوات.
    Yeniden aşağı indiğimde şapkası ve kabanıyla hâlâ orada oturuyordu. Open Subtitles وعندما نزلتُ مجدّدًا كانت لا تزال جالسةً هناك، مرتديةً قبعتها و معطفها
    Olay başladığında yanımda oturuyordu. Open Subtitles كانت جالسةً بجواري.
    Yanında oturuyordum, kendini çok güçsüz hissettiğini söyledi. Open Subtitles لقد كنت جالسةً معه ثم أصبح ضعيفاً

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus