Sakin ol. Burada bizi dinlemek için oturuyordu. | Open Subtitles | اوه ,اهدئي , لقد كان جالسًا هنا يستمع إلينا |
oturup, bizi bekleyeceğini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد أنه سيبقى جالسًا في انتظارنا؟ أيها المغفل |
Yazar bu sözcükleri, Birleşik Devletler'de bir yerde, rahat bir sandalyede oturmuş yazarken ben de bu tam aynı şeyi kilometrelerce ötede, iğrenç, pis bir barakada, Polonya'daki bir imha kampında öğrendim. | TED | وبينما صاغ المؤلف هذه الكلمات، كان جالسًا على كرسي مريح، في مكانٍ ما في الولايات المتحدة، تعلمت الدرس ذاته تمامًا على بعد أميال في ثُكنة قذرة ووسخة في معسكر إبادة في بولندا. |
Sizin yanınızda oturuyor, kişiliğiniz ve yaşadıklarınıza yönelik müzik besteliyor. | TED | وكان بيتهوڤن جالسًا بجوارك، يؤلّف قطعة موسيقية مُخصّصة لشخصيتك وقصة حياتك. |
Bir gece terasta otururken benzer bir yalnızlığa gömüldüm. | Open Subtitles | شعرت بمثل هذا الشعور مرة أخرى. عندما كنت جالسًا على الشرفة بالخارج. |
Zil çaldı, masamda oturuyordum. Duyma engelli bir öğrencim yanıma geldi ve orduya katılmak istediğini söyledi. | TED | رن الجرس، وكنت جالسًا على مكتبي، عندما اقترب واحد من تلاميدي الذي هو أصم، وقال أنه يتمنى الالتحاق بالعسكرية. |
Dairy Queen'in park Yerinde durmuş buzlu sütünü içerken tenis topu büyüklüğünde bir dolu tanesi gelip kafatasını ezmiş. | Open Subtitles | (جالسًا وحسب في مواقف مطعم (ديري كوين يشرب الميلشيك فتهطل عاصفة ثلجية بحجم كرة البيسبول |
Burada, tam ön sırada oturuyordun ve bakışlarını asla kaçırmazdın. | Open Subtitles | كنت جالسًا هنا في الصف الأمامي، ولم تحول نظرك برهة. |
Kel bankta oturuyordu. Defterine bir şey yazıyordu. | Open Subtitles | الأصلع كان جالسًا على المقعد كاتبًا في دفتره. |
Az önce koltukta oturuyordu... Ne zaman buraya geldi? | Open Subtitles | "كان جالسًا على الأريكة توًّا، متى تحرّك ليصل إلى هنا؟" |
Bankta oturuyordu. | Open Subtitles | لقد كان جالسًا على المقعد. |
Bir garibanın çim biçme arabasına oturup bir Jaguar sürerek Grand Prix kazandığını hayal etmesini falan istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد شيء آخر مع أحمقًا جالسًا على جزّارته يحلم بأنه سيفوز بالجائزة بقيادته لجاغوار. |
Yarının ilk ışıklarıyla koltuğuma tekrar oturup bunu her kim yaptıysa asılmasını sağlayacağım. | Open Subtitles | بسطوح شمس يوم غد سأكون جالسًا على الكرسي الخاص بي وأيًا كان من فعل ذلك سيتم شنقه |
Dizüstü bilgisayarımın başında oturmuş daha ilk fincan kokulu çayımı bitirmeden yol açabileceğim hasar, senin sahada bir yılda yol açacağın hasardan fazladır. | Open Subtitles | بوسعي إحداث ضرر أعظم وطأة عبر حاسوبي جالسًا بملابس نومي قبل احتساء كوب الشاي، مما قدّ تُحدثه في الميدان خلال عام |
oturmuş arkadaşlarıyla akşam yemeği yiyordu. Nasıl öldürülür? | Open Subtitles | كان جالسًا يتناول العشاء مع أصدقائه، كيف يُقتَل؟ |
Yani Whitman tüm zaman boyunca hapishanede usluca oturuyor, ve tum bunları duyuyor. | Open Subtitles | أعني، طوال الوقت كان (ويتمان) جالسًا في السّجنِ سامعًا كلّ هذا. |
Tam arkanda oturuyor olacağım. | Open Subtitles | سأكون جالسًا خلفكِ تماما. |
Evimde pijamalarımla otururken kucağımda laptopumla bir fincan yeşil çayımı bitirmeden önce senin sahada bir yılda verdiğinden daha fazla zarar verebilirim. | Open Subtitles | بوسعي إحداث ضرر أعظم وطأة عبر حاسوبي جالسًا بملابس نومي قبل احتساء كوب الشاي، مما قدّ تُحدثه في الميدان خلال عام |
"Televizyonun karşısında otururken" "...ayaklarımı da sehpaya uzatmış halde." | Open Subtitles | عندما كنت جالسًا قبالة التلفاز وقدماي على طاولة القهوة. |
Kampüsün otoparkında ikinci el minivanımın arkasında oturuyordum, işte o an, intihar etmeye karar vermiştim. | TED | كنت جالسًا في الجزء الخلفي من سيارتيّ الميني فان المستعملة في موقف لسيارات الحرم الجامعي، عندما قررت أنيّ سوف أنتحر. |
Şurada oturuyordum ve kafamı sıyırdı geçti resmen. | Open Subtitles | ! هذا الشيء كاد أن يسقط علي كنت جالسًا هنا |
Tamam, tamam, Yerinde kal. | Open Subtitles | حسنًا، حسنًا، ابقَ جالسًا. |
Karım uyurken yanında oturuyordun. | Open Subtitles | ...كنت جالسًا ...قرب زوجتي.. وكانت نائمة |
Diyecektim ki baban sağ olsaydı... ..ve burada benimle oturduğunu görseydi bana bir iki laf ederdi, diyelim. | Open Subtitles | أتعلم... لو كان أبوك حيًّا... ورآك جالسًا معي هنا... |