Bu doğru halk tiyatrosunda çok şey yaptım. | Open Subtitles | هذا صحيح أنا أعمل فى جالية المسرح |
Bu faturalar ofisinden değil, bunlar Houston halk kliniğinden. | Open Subtitles | ليس في مكتبه. هذا من عيادة جالية "هيوستن". |
Çevrelerinden akan buz gibi akıntılardaki besin ve atıklar sayesinde, zengin ve çeşitli bir topluluk hayat bulur bu yamaçlarda. | Open Subtitles | أي جالية مختلفة بغزارة تَزدهرُ هنا ثابت بالمواد المغذّيةِ والبقايا في التياراتِ المتجمّدةِ التي تَتدفّقُ حول القمّةِ. |
Uzun yıllar önce Almanya'dan göç eden küçük bir topluluk oraya yerleşmiş. | Open Subtitles | هنالك جالية من المهاجرين الألمان الذين استقروا هناك لبعضة عقود. |
Fakat her topluluğun bir yumuşak karnı vardır. Öyle düşünmüyor musunuz? | Open Subtitles | لكن كلّ جالية لها ظلامها underbelly هل لا تعتقد؟ |
Birbirine çok bağlı bir topluluğun içinde yaşıyorduk. | Open Subtitles | لقد عشنا في جالية متماسكة. |
Savaştan önce, Slovakya'da yaklaşık 90 bin kişilik büyüyen bir Yahudi cemaati vardı. | Open Subtitles | قبل الحرب "سلوفاكيا" كان بها جالية يهودية مُزدهرة تقارب الـ 90 الف |
Birlikte daha güçlü bir topluluk haline gelip daha parlak bir geleceğe açılacağız. | Open Subtitles | معًا سنبني جالية أقوى و مستقبلًا مشرقًا لنا. |
Böylece güneşin ulaşamadığı bu uzak derinliklerde zengin ve bağımsız bir topluluk, enerjisini dünyanın eriyik çekirdeğinden alarak varlığını sürdürür. | Open Subtitles | لذا، ما بعد الوصولِ الأبعدِ قوَّةِ الشمسَ a جالية مستقلة غنية تَجِدُ، ذلك يَسْحبُ كُلّ هو طاقةُ مباشرة مِنْ صميمِ الأرضَ المائعَ. |
Bilimsel topluluk küçüktür, Doktor Powell. | Open Subtitles | الجالية العلمية، جالية صغيرة يا د. (باول). |
Yoksulların cemaati. | Open Subtitles | جالية الفقراءِ. |