cesurca bişeye kalkıştık yarışı kazanamaya çalıştık | Open Subtitles | لقد إحتجنا القيام بشيئ جريء محاولةً للفوز بالسباق |
cesurca ve vahşice. | Open Subtitles | بشكل جريء ووحشي ما عمل الضحيتين الأولين؟ |
Zarif giyimli, inatçı aktör Dar pantolon, bol gömlek | Open Subtitles | حبيب جريء , بلبس انيق قميص واسع, بسروال ضيق |
Bu hikaye aslında, hayalleri olan genç insanların cüretkar planlarıyla ilgili. Bizim gibi çok insan var. | TED | فهذا يمثل فعلا ، قصة لمخطط جريء لمجموعة من الشباب مع هذه الأحلام هناك الكثير منا |
300 yıl önce, gözü pek bir adam çok tehlikeli bir yolculuğa çıktı, ve asla geri dönmedi. | Open Subtitles | منذ 300 سنة، خرج رجل جريء في رحلة محفوفة بالمخاطر ولم يعد منها أبداً. |
Ama sadece timsah, suyun güvenli ortamını bırakıp aslan'ın mekanında karşısına çıkmaya cesaret edebilir. | Open Subtitles | لكن التمساح جريء بما فيه الكفاية ليترك أمان الماء ويقابل الأسد على ارض موطنه |
Çok cesur bir herifti. Kimseye aldırış etmiyordu. | Open Subtitles | ،ياله من شاب جريء لم يهتم بما يعتقده الآخرين |
Sanırım biraz taşaklı derdiniz. | TED | أعتقد أنكم ربما تقولون أن هذا جريء. |
Bu gözleri parıldayan, korkusuz yerel muhabir ise merdivenden aşağı düşmüş. | Open Subtitles | صاحب العيون اللامعة هو مراسل محلي جريء انزلق من على السلّم |
cüretkâr bir iddia, ama söylerim. | Open Subtitles | هذا إفتراض جريء ولكني سأتماشى معه |
cesurca ama hem düşmanımızı saf dışı bırakırken taşlarımızı koruyan bir şey. | Open Subtitles | شيء جريء سيُحيّد مُهاجمينا، لكنّه سيعمل على حفظ قطعنا. |
Evet cesurca, sonuçta tüm öğrenciler için aynı olacak. | Open Subtitles | نعم, جريء* وسيضع في النهاية جميع الطلبة* |
Kaçırma olayını tahmin etmemiştik. Hatta bu Hector için bile cesurca bir hamleydi. | Open Subtitles | لم نتوقع الإختطاف، هذا كان جريء حتى من "هيكتور" |
Burada birini öldürmek inanılmaz cesurca. | Open Subtitles | القيام بذلك أكثر هنا جريء بشكل لا يصدق |
Dinle Jamila, inatçı adam Beni yakıyor | Open Subtitles | اسمعي جميلة شاب جريء حرق لي قلبي |
Dinle Jamila, inatçı adam Beni yakıyor | Open Subtitles | اسمعي جميلة شاب جريء حرق لي قلبي |
Oldukça cüretkar bulabileceğiniz bir şey söyleyebilir miyim? | Open Subtitles | هل تسمحي لي بأن أخبركِ بشىءٍ جريء إلى حداً ما؟ |
Senin fikrinden ilerlemek cüretkar.. bir son dakika hamlesiydi. | Open Subtitles | يالها من قرار جريء في آخر لحظة باختيار فكرتك. |
Kendinden emin fırça darbeleri. Renklerin böylesine gözü pek kullanması. | Open Subtitles | ضربات فرشاة واثقة استخدام جريء للألوان |
gözü pek fakat tedbirli ol. | Open Subtitles | .كن جريء ولكن بتروي |
Bir uyuşturucu tüccarının dişini kırmak, bayağı cesaret ister. | Open Subtitles | جيد، ضرب تاجر مُخدّرات في الأسنان، ذلك أمر جريء. |
Castro'nun yakarışları Sovyet lider Khruschev'i cesur bir teklif sunmaya yeltendirdi. | Open Subtitles | مناشدات كاسترو ألهمت الزعيم السوفياتي خروشوف لتقديم عرض جريء |
Çok taşaklı birisin değil mi evlat? | Open Subtitles | يا فتى, يالك مِن جريء أليس كذلك؟ |
Arjantin'in La Plata köyünde yetişmiş korkusuz teknik bir adam yumruklarından bir çocuğun hayallerini taşıyor. | Open Subtitles | إختصاصي جريء الذي لكماته حملت أحلام الفتى الصغير الذي ترعرع في ساحل لا بلاتا |
- Oz'la olayı hızlandırmak istiyorsan belki cüretkâr bir şey yapmalısın. | Open Subtitles | حسناً إذاً أردت أن تُسرّعي الأمر مع (أوز) , أنت تحتاجين إلى فعل شيئ جريء |