Ayrıca Kuzey Kore ve dış dünyadaki insanlar arasında bir köprü görevi görebiliriz. | TED | يمكننا أيضاً أن نشكل جسراً بين الشعب في كوريا الشمالية وبقية العالم، |
Ona göre, demiryolu ve köprü yapımları kültürler arası bir köprü oluşturmak için değildi. | Open Subtitles | كان إعادة بناء سكك الحديد والطرقات ، بالنسبة لها لا يمثل جسراً بين الحضارات |
Ama aynı zamanda bir arterle ven arasında bir köprü oluşturdu. | Open Subtitles | لكنها أيضاً صنع جسراً بين الوريد و العرق |
Ama bu sorumluluğu üstlenerek ve bu zamana kadar yaptığın işlerle, daha eski ve geleneksel bir toplum ile şu an gazetede yarattığın arasında bir köprü haline geldin. | TED | الآن ومع الاخذ بعين الاعتبار مسؤوليتك ومايتوجب عليكي القيام به لكي تكوني جسراً بين التقاليد الاجتماعية القديمة وبين تلك التقاليد الجديدة التي تقودينها في الصحيفة |
Onu resim yaparken seyrederken, babam bana sanatın süsle ilgili olmadığını, aksine fikirleri iletmek için farklı bir yol olduğunu ve aslında bilgi ve içgörü dünyalarına köprü olacak bir şey olduğunu anlatmıştı. | TED | كما شاهدته يرسم، أبي علمني أن هذا الفن لا يتمحور حول قدرتك على الزخرفة لكنه كان طريقة مختلفة لتواصل الأفكار، وفي الواقع طريقة قد تقيم جسراً بين عالمي المعرفة والبصيرة. |