"جعلتني أدرك" - Traduction Arabe en Turc

    • fark etmemi sağladı
        
    • anlamamı sağladı
        
    • anlamama sebep
        
    • anlamamı sağladın
        
    • fark etmemi sağladın
        
    Hoş biri, ama hala başkalarıyla olmaya hazır olmadığımı fark etmemi sağladı. Open Subtitles انها لطيفة ، و لكنها جعلتني أدرك بأنني لست جاهزا للخروج بموعد
    Konuşmam için bir otobiyografi yazmak bile yaşamımdaki her şeyin on yıl içinde değiştiğini fark etmemi sağladı. TED حتى كتابة نبذة عن محادثتي هذه جعلتني أدرك أن كل شيء في حياتي تغير في غضون عقد من الزمن.
    Hoş biri, ama hala başkalarıyla olmaya hazır olmadığımı fark etmemi sağladı. Open Subtitles انها لطيفة، و لكنها جعلتني أدرك بأنني لست جاهزا للخروج بموعد
    Benim için hazırladığın nezle seti sadece nezlemi yok etmekle kalmadı aynı zamanda benim için bu okuldaki en değer verdiğim insan olduğunu anlamamı sağladı. Open Subtitles عدّة محاربة الزكام التي أعددتي لي، لم تسحق فقط زكامي، لكن جعلتني أدرك
    Ve bu bana yarattığımız bu robotik avatarlara sahip olup, bilincinizin bu araçlara aktarılması sonucunda bu farklı var oluş biçiminin, teleprezasyonun yaşayabileceğimizi anlamamı sağladı. TED وقد جعلتني أدرك أن تجربة الواقع المنقول .. يمكن أن تنتج فعلا بواسطة هذه الروبوتات كما لو أن وعيك الذاتي أصبح جزءاً من هذه العربة كنوع من وجود آخر
    Hayatlarını tehlikeye atan amigoluk hareketleri içeren gösteriler hazırlamaktan başka meziyetlerimin de olduğunu anlamama sebep oldun. Open Subtitles لقد جعلتني أدرك أن لدي أكثر لأقدمه للعالم من الإتيان بـ أسقاط رائع تشجيعيّ مهدّد للحياة
    Yeterince sevdiğin takdirde, onun ne kadar çok çalıştığının önemi olmadığını anlamamı sağladın. Open Subtitles أنت جعلتني أدرك ذلك لا يهم كيف كان يعمل بجد, ما دام تحب لهم بما فيه الكفاية .
    Bugün kiliseye girdiğinde benim şu andakinden daha iyi biri olduğumu fark etmemi sağladın. Open Subtitles وعندما دخلتِ الكنيسة جعلتني أدرك أنني أفضل من ذلك
    Benim rüyalarımı unuttuğumu fark etmemi sağladı. Open Subtitles فلقد جعلتني أدرك بطريقة ما أنني نَسيْت ماذا كانت أحلامي. و لازالت.
    Hastane etrafındaki bu gezinti iki şeyi fark etmemi sağladı. Open Subtitles تلك الجولة حول المستشفى جعلتني أدرك أمرين
    Ama geçen gece bunu istemediğimi fark etmemi sağladı. Open Subtitles وليلة أمس جعلتني أدرك لأنّي لا أرغب بذلك.
    Ama o beklentinin küçücük kıvılcımı bir şeyi fark etmemi sağladı. Open Subtitles أنني قد أقابل واحده اخرى أبداً ولكن... تلك البارقه الصغيره من الحدس جعلتني أدرك
    Bu kişiyle tanışmam dost sözcüğünün ne kadar önemli olduğunu fark etmemi sağladı. Open Subtitles ...مقابلته جعلتني أدرك كم هي ثمينة وقيّمة كلمة "صديق
    Sara'yı tekrar görmem hayatımın kontrolünü yeniden elime almam, aileme karşı durabilmem gerektiğini fark etmemi sağladı. Open Subtitles رؤية (سارة) مجدداً جعلتني أدرك ضرورة أن أسيطر على حياتي مجدداً، ومواجهة والديّ.
    Castle davası çoğu açıdan bir felaketti ama işimde harika olduğumu fark etmemi sağladı. Open Subtitles قضية كاسل كانت (كارثة) من نواح عدة لكنها جعلتني أدرك أني بارع في عملي
    Onun kasetleri son 39 yılımı kendi korkularımın esiri olarak geçirdiğimi anlamamı sağladı. Open Subtitles -وهكذا أشرِطتُه جعلتني أدرك .. أني في آخر 39 عاما الأخيرة كنتُ سجينة خوفي.
    - Böyle yakalanmak ve köşeye sıkışmak tek ayağım kapının dışında olarak idare edemeyeceğimi anlamamı sağladı. Open Subtitles - كنت أقول بأنها كانت تعتصرني جعلتني أدرك بأنني لن استطيع العيش بخطوة واحدة خارج الباب لذا أنا هنا
    Yaptıkları ile onu ne kadar çok sevdiğimi anlamama sebep oldular. Open Subtitles رؤيتهما معاً جعلتني أدرك كم أحبها
    Benim aslında kim olduğumu anlamamı sağladın. Open Subtitles لقد جعلتني أدرك ما هي حقيقتي
    Pek de matah bir hayat olmadığını fark etmemi sağladın. Open Subtitles جعلتني أدرك... أنّي لم أكُن أحيا حياةً تُذكر.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus