Buraya gelmek, Ona evliliğin verdiği mutluluğun ötesinde bir mutluluk yaşamıştı. | Open Subtitles | هذا الاسبوع جعلتها أكثر من رائعة كانت عليه في زواجها السعيد |
Ona günde iki kez idman yaptırıyordum. 40/20/20 Protein-Karbon diyeti uyguluyordum. | Open Subtitles | جعلتها تتمرن مرتين يومياً وتأكل البروتين والنشويات بسبة 40 إلى 20 |
Tek bir nedenle sıkı bir kural yaptım, kendime izin vermek için, kendimi tüm işkolik suçlu hissetme duygusundan kurtarmak için. | TED | جعلتها قاعدة ثابتة لسبب واحد، لإعطاء الإذن لنفسي، لتحريري من ذنبي كوني مدمنة على العمل. |
Gördün mü, Onun buradan eli boş Çıktığını düşünmesini sağladım. | Open Subtitles | أترين، زرعت الفكرة التي جعلتها تعتقد أنها خرجت خالية اليدين |
Şimdi öğrenci yurdunda kalıyor, bende burayı yedek oda yaptım. | Open Subtitles | لكنها تعيش الان فى بيت الطلبة لذلك جعلتها غرفة احتياطية |
Kaybettin ve neredeyse gerçekmiş gibi yaptın. | Open Subtitles | عمل جيد .. يافتى أنت هُزمت و لكن جعلتها تبدو نصف حقيقية |
Küçük kasaba korosu kızı yerine esir bir prenses gibi hissetmesini sağladın. | Open Subtitles | لقد جعلتها تشعر و كأنها أميرة مأسورة بدلاً من فتاة جوقة ببلدة صغيرة |
Hediyesi onu itaatkâr yaptı fakat kalbi onu iyi kalpli. | Open Subtitles | هبتها جعلتها مطيعة, و قلبها جعلها ودودة. |
Ona askerî bir keşif uydusunu kullandırtıp sonra da randevu mu verdin? | Open Subtitles | جعلتها تستخدم قمر إستطلاع عسكري، و من ثمّ توعدها بلقاء على الجعة؟ |
Ona fıstık ezmeli bir sandviç yapmıştım, o orada öylece oturuyordu. | Open Subtitles | أنا جعلتها شطيرة زبدة الفول السوداني، وقالت انها مجرد جلس هناك. |
Ona, yaz kampında çocukların bana hissettirdiğini hissettirdiğimin farkında değildim. | TED | لم أدرك أنني جعلتها تشعر بما جعلني أشعر به الأطفال في المخيم الصيفي |
Böylece Ona içinde altın materyali olan bütün objeleri göstermeye başladım. | TED | لذلك جعلتها تشاهد كل المجسّمات التي تحتوي على مادة الذهب. |
Senin iyiliğin için bitmemiş gibi davranmasına izin verdim. | Open Subtitles | من أجل مصلحتك لم تزعم بذلك و لكنى جعلتها تزعم بذلك |
Bana hiç danışmadan bizim yanımıza taşınmasına izin verdin. | Open Subtitles | لقد جعلتها تنتقل للعيش معنا دون أن تناقش الأمر معى |
Daha önce hiç hissetmediğim bir güç hissettim. Gökte dans etmesini sağladım. | Open Subtitles | شعرت بقوة لم اشعر بها من قبل لقد جعلتها ترقص في السماء. |
O gece tesisatçıya telefon ettirip ondan ve çocuklardan uzakta... tatil yaptığını söylemesini sağladım. | Open Subtitles | تلك الليلة جعلتها تتصل بالسباك وتخبره أنها ستأخذ اجازة منه ومن الأولاد |
Bunu bizim davamız yaptım çünkü kötü adamları hapse atacağını düşünüyordum. | Open Subtitles | لقد جعلتها قضيتنا لأنّني ظننت أنّك تسعى للقبض على المجرمين .. |
Turuncu çizgili. Geçen yılbaşı, Ona Minik Noel Baba şapkası yaptın, sevimliydi. | Open Subtitles | عتاب برتقالي،عيدالميلاد الماضي جعلتها قبعة سانتا صغيرة جداً |
Şimdi, tekrar edelim Lux yanına geldiğinden beri Onun Jones'la çıkmasını sağladın çılgın kardeşimle onu seks muhabbetine soktun... | Open Subtitles | حسناُ ، بعد هذا لخص لي الموضوع منذ أن قدمت إليك لوكس أنت جعلتها تخرج مع جونز |
Hayır, hayır, hayır, düzeltme, onu hatırlıyorum, büyü yaptı? | Open Subtitles | لا ، لا ، لا ، تصحيح أنا جعلتها تقول التعويذة ، أتذكر ؟ |
Orada kıçımı kurtararak bana büyük iyilik ettin. Sana teşekkür etmeliyim. | Open Subtitles | حسنا ، أنت جعلتها عادة في انقاذ مؤخرتي وأنا أقدر ذلك |
Şimdiye kadar iyi mücadele ettim, Tanrı'm bana güç ver! | Open Subtitles | لقد جعلتها تسعى لى الآن سعيا جميلا ليساعدنى الله فى أن أتحمل |
Annemin bardağını alıp ben yapmışım gibi gösterdin. | Open Subtitles | أنّك أخذت كوب أمي و جعلتها تلومني على هذا. |
Bu resmin hissetmek istediği gibi hissetmesini sağladığını söylemişti. | Open Subtitles | قالت بأنها جعلتها تبدو وكأنها تريد الحياة |