Onun getirdiği etrafımızda dolaşan gazap karşısında tir tir titreriz. | Open Subtitles | التي جلبها الذي نرجف لسماع إسمه و هو الغضب الأسود |
Walsh'ın yanında getirdiği balıklardan bazıları halen Londra Hunterian Müzesi'nde saklanmaktadır. | Open Subtitles | لازالت بعض الأسماك التي جلبها وولش محفوظة في متحف هانتريان بلندن |
Morgan'ın Buford'dan aldığı listeyle merkezden çıkardığımız listeyi karşılaştırdım. | Open Subtitles | و الآخرون يثورون لقد قارنت لائحة الأولاد المميزين من المركز مع لائحة الضحايا التي جلبها مورغان من بيوفورد |
Gerçi getirmem lazımdı zira başka bir yerde kalması gerekiyordu. | Open Subtitles | حسنا كان علي جلبها لأنها احتاجت ان تكون بمكان ما |
Eve getirmek için çok ağırdı bu nedenle alete güç verdim ve 20 megahertz üzeri kanallardan birini açtım belli belirsiz derinlerde arka planda bunca gürültü ve diğer şeylerin arasından hafif bir cırıltı sesi duydum daha çok cırcır böceği cırıltısı gibi ya da bipleme sesi gibi de düşünebilirsiniz. | Open Subtitles | وكانت ثقيلة جدًا بحيث يصعب جلبها للمنزل لذا قمت بتشغيلها وضبطت إحدى القنوات على تردد أعلى قليلًا من 20 ميجاهرتز |
Ev sahibin endişelendiği için bize getirmiş. Ona da iki gün önce ulaşmış. | Open Subtitles | صاحب شقتك أستلمها منذُ يومين .لكنه جلبها ليّ الآن |
Bunu çok isterim ama annemle babam gelir diye buraya getirmeye korkuyorum. | Open Subtitles | حسنا، اسمعي، أود ذلك لكني خائف إلى حد ما من جلبها إلى هنا لأنك تعرفين أن أمي وأبي سيظهران |
Yüzsüz tepeye yollar açıldı ve çok daha fazla inşaat malzemesi getirildi. | Open Subtitles | و الطرق تم بنائها على التلال و الكثير من مواد البناء تم جلبها |
Geçen bir saat içinde birinin kalkıp evimize gittiğini ve bebeğimizi alıp atıştırmaya getirdiğini mi? | Open Subtitles | أن شخص ما في الساعة الماضية , ذهب إلى منزلنا و إستعار طفلتنا ثم جلبها خارجاً من أجل رقائق البطاطا أو الأكلات النباتية ؟ |
Apollo astronotlarının getirdiği Ay taşları, Güneş Sistemi ile aynı yaşta. | TED | الصخور القمرية والتي جلبها رواد فضاء أبولو يعود تاريخها إلى ما يقارب عمر النظام الشمسي. |
Ve devam ediyorum, bununla, kitabın getirdiği bu ünle ne yaparım? | TED | وأنا أواصل، ماذا أفعل مع هذا الشئ، هذه الشهرة التي جلبها الكتاب؟ |
Bay Teal'c getirdiği kan örneğini inceliyordum. Sonra birden aklıma geldi. Histamin seviyesi çok düşüktü. | Open Subtitles | فحصت عينة الدم التي جلبها السيد تيلك هناك هيستامين قليل جدا |
Binbaşı Sheppard'ın Athosya'dan getirdiği Wraith kolundan alınmış hücrelerle. | Open Subtitles | إستعمالت خلايا من ذراع الريث التي جلبها ميجور شيبارد من أثوس. |
Bana getirdiği şeyler üzerinde araştırma geliştirme çalışmaları için binlerce doları çöpe attım. | Open Subtitles | لقد أنفقتُ مئات الآلاف بمجال الأبحاث والتنمية بالأشياء التي جلبها لي. الصيغ الكيميائيّة لمْ تكن كاملة. |
Bilmiyorlardı ki bunu sarhoş başkanın aldığı grip aşıları dandik çıkınca yeni grip aşıları alabilmek için yaptım. | Open Subtitles | لم يعلموا انني فعلتها لادفع للقاح الانفلونزا بعد أن جلبها المحافظ المخمور لتكون لقاح الهلام |
Sadece Se Gi'nin aldığı şeyleri satarak iki yıl geçinebilirim. | Open Subtitles | اذا قمت ببيع كل الاغراض التى جلبها سى جى حتى الان نستطيع ان نأكل ونعيش لمده سنتين |
Her şeyden önce kızı eve getirmem gerektiğini düşündüm. | TED | قمت بالتفكير بأنه يجب علي جلبها للمنزل أولاً |
Kızı tekrar buraya getirmek, kloroform şişesinin kapağını açıp A sekmesini B yuvasına takmak, tekrar edeyim mi? | Open Subtitles | تريد جلبها للمنزل وتفتح زجاجة مخدّر وتجعلها تستنشقها ؟ |
Onu buraya kaptan getirmiş olabilir ama ne yapacağımız bize kalmış. | Open Subtitles | القبطان ربما جلبها لهنا لكن يجب أن ننتهي معها أولاً. |
Onu korkutmadan buraya getirmeye çalış. | Open Subtitles | لا تخيفها, وتأكد من جلبها إلى هنا |
İfadesi için buraya getirildi ve sonra bırakıldı. | Open Subtitles | لقد تمّ جلبها هنا للإدلاء بشهادتها و من ثمة أطلقوا سراحها |
Bize kaç mahkum getirdiğini biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرف عدد الإدانات التي جلبها لنا؟ |
Kardeşimin başımıza açtığı faciayı engellemeye çalışıyorum! | Open Subtitles | إننى أحاول منع الكارثة التى جلبها أخى علينا |
Onu buraya getiren sendin. Ben karşı çıktım. | Open Subtitles | أنت الذي وافقت على جلبها معنا وأنا كُنت غير موافقة |
Arkadaşı olarak kalmak istiyorsan, bunu yapamazsın. Onu getirdiğin için teşekkür ederim. | Open Subtitles | وإذا أردت ان تكون صديقها لايمكنك مواعدتها اشكركِ على جلبها |
Belki yarın, buraya gelirken onu da getirebilirim. | Open Subtitles | ربما غداً عندما أعود بوسعى جلبها معى. |