Dükkânın önündeki kaldırımda oturduk külahtaki dondurmamızı yiyorduk kim daha önce bitirecek diye yarış yaptık ben kazandım. | Open Subtitles | جلسنا على الرصيف خارج المحل نتناول الآيس كريـم وكنا نتسابـق لـكي نرى من ينتهي أولا ً |
Bir banka oturduk, pizza yedik, soğukta götümüz dondu. | Open Subtitles | لقد جلسنا على المقعد العام ، وأكلنا بيتزا لقد جمدنا كراتنا في الثلج لقد كان رائعاً |
Yemek odamdaki masaya oturduk ve sorular sormaya başladılar. | Open Subtitles | جلسنا على طاولة تناول الطعام و بدأوا يسألوني, |
Çarşamda sabahı saat 10:15'te oturduk. | Open Subtitles | جلسنا على 10: 15 في صباح أربعاء وعرضت عليك المنصب على 10: |
Nehir kenarında yürüdük bir banka oturduk. | Open Subtitles | سرنا نحو النهر و جلسنا على مقعداً |
Buraya geldik... koltukta oturduk ve_BAR_gömleğinin düğmelerini çözdüm. | Open Subtitles | جلسنا على الكنبة ثم فككت ازرار قميصك |
Yerde bağdaş kurup oturduk, akşam üstüne doğru... | Open Subtitles | جلسنا على الأرضية وأرجلنا مثنية |
Ha Taillevent ha Le Meurice, aynı şey. Her neyse bir masaya oturduk ve onu beklemeye başladık. | Open Subtitles | "تاليفان"، "موريس"، لا اختلاف بأيّ حال، جلسنا على طاولةٍ و انتظرناه |
Sorun değil, daha yeni oturduk. | Open Subtitles | لا بأس، بالكاد جلسنا على المائدة |
Neyse "Baksana, dışarısı çok soğuk ve çok yorgunum, biraz içeri gelsem ne olur? Donuyorum" dedim. Adam isteksizce bizi içeri aldı, yere oturduk. | TED | فقلت:"اسمع، الجو شديد البرودة، وقد جئت من مسافة بعيدة، هل تمانع في أن أدخل لدقيقة فقط؟ إنني أتجمد من البرد." فوافق الرجل على مضض و سمح لنا بالدخول و جلسنا على الأرض. |
Masaya oturduk... | Open Subtitles | جلسنا على طاولتنا .. وحصلنا |