"جلّ ما أعرفه" - Traduction Arabe en Turc

• Tek bildiğim
• Tüm bildiğim

Tek bildiğim, sen kendini bulmaya çalışırken içine dönmeye çalışırken ben burada aileni bir arada tutmak için kıçımı yırttım.
جلّ ما أعرفه أنّني كنت أعمل من أجل الإبقاء على إلتحام عائلتك، بينما أنت كنت تبحثين عن نفسك بالسعي للرؤية.

Tek bildiğim bakmasını için müzeye birini gönderdikleri.
جلّ ما أعرفه هُو أنّهم أرسلوا شخصاً إلى المُتحف لإلقاء نظرة.

Tek bildiğim bir anlaşmazlık olduğu onu arayıp bunu söylediğim ve bana inanmadığıdır.
جلّ ما أعرفه هُو أنّه كان هناك تناقض، واتّصلتُ به وأخبرتُه ذلك، ولمْ يُصدّقني. أصر على الحُضور للمكتب لرؤيتي.

- Yapamam. Tek bildiğim orijinal taslağın bu konuda çok net olduğu.
كلاّ، جلّ ما أعرفه هو أنّ المخطوطة الأصليّة واضحة جداً بشأن هذه النقطة

Tüm bildiğim, seninle tanıştığımdan beri asla "asla" demedim.
جلّ ما أعرفه, أنّه مذ قابلتك, لقد توقفت عن استخدام كلمة "أبداً"

Tüm bildiğim, olağandışı bir şey var mı diye Shepherd'ın kamera kayıtlarını izlemem gerektiği
جلّ ما أعرفه هو أنني من المفترض أن أحرس المراقبة الخاصة بـِ(شيبيرد) والبحث عن أي نشاطات غير عادية

Tek bildiğim adamın 2 defa teftiş edildiği
جلّ ما أعرفه أنّ الرجل قد تمّ التدقيق بأمره مرّتين.

Tek bildiğim geçe gecen yatarken yanımdaydı.
جلّ ما أعرفه أنّه كان معي بالفراش عندما ذهبتُ للنوم.

Tek bildiğim bensiz gitmek istemediği.
جلّ ما أعرفه هو أنها لم ترد الرحيل من دوني.

Tek bildiğim üç ölü adam buldukları.
جلّ ما أعرفه هُو أنّهم وجدوا ثلاثة رجال مُتوفين.

Tek bildiğim bir araya gelmeden önce kötü hissettiğim şimdi iyi hissediyorum.
جلّ ما أعرفه أن شعورًا مشؤومًا اعتراني قبلما نجتمع، والآن يعتريني شعور طيّب.

Tek bildiğim, oranın bir tımarhane olduğu. Sabıkalı deliler için.
جلّ ما أعرفه أنّها مستشفى للأمراض العقلية - للمجانين بصورة إجراميّة -

Tek bildiğim bunun beni uyuttuğu ve uyandığımda ortalık birbirine girmişti.
جلّ ما أعرفه أنهم نوموني وبعد ذلك كل شئ تغير !

Tek bildiğim iniş izni beklediğimiz.
جلّ ما أعرفه أننا في حالة إنتظار

Tek bildiğim kızını erkek arkadaşı Sean Walker'ın, ara sıra ortaya çıktı. Bir FBI ajanıyla iletişim halinde.
جلّ ما أعرفه هو أنّ صديق ابنتك شون ووكر) ظهر من حينٍ لآخر)

Tek bildiğim bu.
هذا جلّ ما أعرفه.

Tek bildiğim onun Anabelle'yi hayattayken gören son insanlardan biri olduğu ve bu nedenle onunla konuşmam gerektiği.
جلّ ما أعرفه هو أنّها كانت أحد آخر الأشخاص الذين رأوا (آنابيل) على قيد الحياة، لذا يجب أن أتحدّث معها.

Tek bildiğim Beau'nun buna kafayı takmış olması, paranoyaklaşması.
جلّ ما أعرفه أنّ (بو) كان قلقاً حوله، مُرتاب.

Tüm bildiğim bu.
هذا جلّ ما أعرفه.

Tüm bildiğim bu.
-هذا جلّ ما أعرفه .