Bunu duymak ona iyi gelir. | Open Subtitles | لقد تحدثتي معها حديثا بهيجا. وهذا جيد لها. |
Birinci mevkide ona iyi bir iş bulduğumu söyle. | Open Subtitles | أخبرها بأن هناك فرصة لعمل جيد لها ضمن الدرجة الأولى |
Aferin ona. Belli ki ruhsal yönleri ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | هذا جيد لها انها تجلب لها الجانب الروحي. |
Aferin ona. Samantha'nın da bir gün öğrenmesini bekliyoruz. | Open Subtitles | هذا جيد لها, ربما على سمانتا أن تتعلمها أيضا |
Şu anda Londra ofisinde ve Onun için iyi bir yer. | Open Subtitles | انها تدير مكتبا في لندن و ذلك مكان جيد لها |
Onun için iyi. Orada kalırsa, hayatı kurtulur. | Open Subtitles | هذا جيد لها إنها ستعيش بهذه الطريقة |
Yani sen bütün hayatını ona iyi bir yuva vermek için harcadın bu ise onun seçtiği hayat. | Open Subtitles | أعني أنّكَ قضيت حياتك ...بتأمين بيت جيد لها و هذه هل الحياة التي اختارتها |
ona iyi bir ev ver,okulu bırakmasına, Uyuşturucu kullanmasına ve dövme yaptırmasına sakın izin verme. Sadece oyuncakları getir ,Jingles, | Open Subtitles | تاكدي من توفير منزل جيد لها ولاتدعيها تترك المدرسة ,تتعاطى ,او تصبح ساقطة انت تصنع الالعاب فقط ياجينغل لا تخبرهم كيف يربونها شكرا سانتا |
ona iyi gelir... uzun süre aynı yerde kalma sıkıntısına yardımı olur. | Open Subtitles | هذا جيد لها , يساعدها على حمى الأكواخ |
Bu ona iyi gelmiştir. | Open Subtitles | ثقي في ، هذا جيد لها |
Kanım bile ona iyi gelmiyor. | Open Subtitles | حتى دمي ليس جيد لها |
Şu andaki yerinde olabilmek için kıçını patlattı. Aferin ona. | Open Subtitles | لقد تعبت جدًا لتكون هناك هذا جيد لها |
Hiç anlatmadı! Aferin ona. | Open Subtitles | إنها لم تخبرني , جيد لها |
Aferin ona. | Open Subtitles | حَسناً، جيد لها. |
Aferin ona. | Open Subtitles | أجل، إنهما منسجمان، جيد لها. |
Aferin ona. Peki sen ne olacaksın? | Open Subtitles | جيد لها , ولكن ماذا بشأنك ؟ |
Kitapta açık havanın Onun için iyi olduğunu yazıyor! | Open Subtitles | الكتاب يقول الهواء المنعش جيد لها |
Eğer sevseydi Onun için iyi olurdu... | Open Subtitles | ، لو أنها أحبت ما هو جيد لها |
Onun için iyi. Bunu haketmişti. | Open Subtitles | هذا جيد لها إنها تستحق هذا |
Evet. Adamın Onun için iyi olacağını düşündüm. | Open Subtitles | أجل، ظننت أنه جيد لها |
Evet, Onun için iyi. Benim için değil. | Open Subtitles | نعم، هذا جيد لها ليس لي |