Sana uyuman için yardımcı olacak bir şey vereceğim ve senin durumunu izleyeceğiz. | Open Subtitles | سأعطيك شيئاً لمساعدتكِ على النوم وسنقوم برصد حالتكِ بعد ذلك , نأمل أن تستيقظي في الصباح منتعشة |
Ona durumunu anlatıp patronla konuşmasını isteyelim. | Open Subtitles | دعينا نخبره عن حالتكِ ونطلب منه أن يكلم المدير التنفيذي |
Her neyse, Lucy durumun dengede... ama büyük ihtimalle kalıcı. | Open Subtitles | على أي حال، لوسي، حالتكِ مستقرة... ولكن غالباً فهي دائمة... |
Ama durumun yüzünden içeri girmelerine izin vermedim. | Open Subtitles | , لكنّني منعتهم من الدخول بسبب حالتكِ الصحيّة |
Bekleyip, çarpışmaktan kaçınmamız gerekecek ya da senin durumunda sadece beklemek. | Open Subtitles | سوف نضطر ان نقف ونحارب او في حالتكِ , فقط قفي |
Suren, sıkı çalışmanın ödülü genelde daha çok sıkı çalışmaktır ve senin durumunda da aynısı geçerli. | Open Subtitles | سرين،مكافأةالعملالشاق، هو المزيد من العمل الشاق. كما هو في حالتكِ. |
- Olabildiğince az zararlı ama sizin durumunuzda bu bile riskli. | Open Subtitles | هذا أقل ضرر ممكن لكن مع حالتكِ سيكون هناك مخاطرة |
durumunu her gün ona bildiriyorum. | Open Subtitles | لقد كنت أقوم بتبليغه الجديد عن حالتكِ كل يوم |
Bilinç durumunu saptamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | بل أحاول معايرة حالتكِ العقليّة |
Üzgünüm, Dr. Reilly'le görüşmeden önce senin durumunu incelemek için elime fırsat geçmedi. | Open Subtitles | ... متأسفه . لم تسنح لي الفرصة .. لأراجع حالتكِ |
durumunu görüşmek üzere birkaç meslektaşımla üniversitede görüşme yapıyoruz. | Open Subtitles | . لقد دعوت بعد زملائي لمناقشة حالتكِ |
"iyi" senin durumunu tanimlamak için uygun kelime degil. | Open Subtitles | "بخير" ليست الكلمة المناسبة لوصف حالتكِ. |
Yalnız olmadığını ve içinde bulunduğun durumun sandığın kadar umutsuz olmadığını bilmeni istiyorum. | Open Subtitles | لكننيأريدكِأن تعلمي.. أنكِ لستِ وحيده و أن حالتكِ |
Bence durumun kötüleşirse diye, bu gece sevgilini yakınında tutmalısın. | Open Subtitles | أعتقد أنّ عليكِ إبقاء رفيقكِ قريباً منكِ الليلة -في حال تغير حالتكِ ليس إلاّ |
- Harikaydın. durumun seni seçmemizi riskli hale getirdi. | Open Subtitles | -كنتِ رائعة، حالتكِ تجعلكِ اختياراً فيه مخاطرة |
"Rising Tide" bir bekleme durumunda. Saklanmayı planlıyoruz. durumun nedir? | Open Subtitles | "المد الصاعد" في وضعية الإنتظار سوف نتحرك في الخفاء ما هي حالتكِ الحالية؟ |
Ama senin durumunda o seks bağımlısıyla yatmalısın. | Open Subtitles | في حالتكِ الخاصة أنا حقاً أقترح عليكِ أن تنكحِ ذاك المدمن للجنس. |
Bunun bir zararı olmaz. En azından senin durumunda. | Open Subtitles | لن تتعرضي للأذى ليس لمن في حالتكِ. |
Senin durumunda daha tehlikeli olurdu. | Open Subtitles | و الخطورة العظمى في حالتكِ. |
Sizin durumunuzda da bahardaki ulusal yarışmaya girmek oluyor. | Open Subtitles | و في حالتكِ أنتِ ، سيكون هذا بالوصول إلى المنافسات الاقليمية |