Ama bunu bir ideoloji olarak görerek, savaşı kaçınılmaz yapmak yerine barışı mümkün kılmak için yollar arayacak kadar akıllı olabiliriz. | TED | لكن عوض جعل الحرب حتميّة من خلال النظر على الأمر أنّ إيديولوجيّ، علينا أن نبحث عن طرق لجعل السلام ممكنا. |
Ama, askeri ve siyasi başarı ile, İslam halifeleri kaçınılmaz bir sorunla karşı karşıya kaldılar. | Open Subtitles | ،لكن بالنجاحات العسكرية والسياسية واجه الخلفاء مشكلة حتميّة |
Zamandan kaçınılmaz, sence de öyle değil mi? | Open Subtitles | إنّها نتيجة حتميّة لتواتر الزمن، ألا تظن ذلك؟ |
Bruce Lee'den de bir şey öğrendiysem o da her şeyi unutmam gerektiğiydi. | Open Subtitles | ولو أن (بروس لي) علمني شيئًا فهو حتميّة نسياني لكل ما تعلمته. |
Bruce Lee'den de bir şey öğrendiysem o da her şeyi unutmam gerektiğiydi. | Open Subtitles | ولو أن (بروس لي) علمني شيئًا فهو حتميّة نسياني لكل ما تعلمته. |
Peşindeki Köpekbalıkları ile yavrunun kaçınılmaz sonu gibi gözüküyor. | Open Subtitles | ،بوجود القرش في عقبه فتبدو نهاية هذا العجل حتميّة |
Sen ve ben, kaçınılmaz sonuca doğru gidiyoruz gibi hissediyorum. | Open Subtitles | يُخالجني شعور أنّ كلينا متّجه إلى نهاية حتميّة |
Milli parklarda yaşayan çok sayıda aile yüzünden çekişme kaçınılmaz. | Open Subtitles | و بالنظر لإقامة الكثير من البشر في المحميّات الوطنية فالصراعات حتميّة |
Başka bir deyişle, tarihin kaçınılmaz olmasıdır. | Open Subtitles | بصيغة أخرى مسيرة التاريخ حتميّة |
...iki farklı kameraman kaçınılmaz bir rekabet. | Open Subtitles | لا ..مُصوّران و منافسة حتميّة واحدة |
Sonuç, kaçınılmaz. | Open Subtitles | نهايته حتميّة |