Reklamcıları arayıp bulabilmem için altımda bir araba olması lâzım. | Open Subtitles | لإيجاد الاعلانات يجب أن يكون لدي سيارة حتى يتسنى لي ايجادها في القرى و المحافظات |
Aslında sizin konuştuklarınızı duyabilmek için arıyormuş gibi yapıyorum. | Open Subtitles | اووه, في الواقع انا اتظاهر انني ابحث حتى يتسنى لي سماع حديثكم |
Bir hafta kadar izin istiyorum, onunla açıklarımızı kapatmamız için. | Open Subtitles | أطلب منك تأجيل الأستجواب لمدة أسبوع حتى يتسنى لي دراسة الموقف هنا |
Birinci lige çıkabilmek için ikinci ligde oynuyorum. | Open Subtitles | انا العب في الباريات الصغيرة حتى يتسنى لي اللعب في المباريات النهائية |
Reddettim tabii ki, Böylece babamın yardımcı başvuruları için sicil araştırması yapabileceğim. | Open Subtitles | أنا رفضته , بالطبع حتى يتسنى لي عمل تفقد خلفيات نواب والدي المتقدمين |
iyi fikir, sebzesever, hadi sizi ayiralim, ...Böylece sevgili yol arkadasiyla bir sohbet imkânim olur. | Open Subtitles | -فكرة جيدة أيها النباتي -لنفرقكم ثلاثتكم حتى يتسنى لي أن أدردش مع مرافقتك الرائعة |
Sana yardım edebilmem için bana karşı dürüst olman gerek. Veya dışarıdan yardım alabilmen için. | Open Subtitles | عليك أن تبدئي بمصارحتي حتى يتسنى لي مساعتك أو أوفر لك مساعدة |
Buraya dalmak için onaya ihyacım var sonra da belgeleri doldururuz. | Open Subtitles | أنا بحاجة التصريح حتى يتسنى لي الغطس ولكن يُمكننا تعبئة الإستمارات في وقتٍ لاحق |
Kızımıza hazırladığım yemeğin parasını ödeyebilmek için hastanede çalıştığım çift vardiyadan kazandığım çeki bozdurmaya gittim. | Open Subtitles | قمتُ بإيداع رابتي الذي جنيته من العمل نوبتين عمل في المشفى حتى يتسنى لي دفع ثمن الطعام من أجل العشاء لابنتك |
Sonra da onu kurtarmaya odaklanmak için kendimden uzaklaştırdım. | Open Subtitles | ثم أبعدتها عني حتى يتسنى لي التركيز على إنقاذها، |
Hayır, fikirlerini değiştirebilmek için onlarla görüşmem lâzım. | Open Subtitles | كلّا، أحتاجُ إلى لقاء حتى يتسنى لي تغيير أرائهم |
Bu sayede başka planlar yapmak için zamanım var. | Open Subtitles | حتى يتسنى لي الوقت ان اقوم باشياء اخرى. |
Evet, Morris'in suyumu çıkarması gibi çünkü Lucas'la ilgilenmek için işten ayrılmak zorundaydım. | Open Subtitles | نعم، كالمحادثة التي وبَّخني فيها رئيس العمل، لأننى تأخرت حتى يتسنى لي تولي أمر (لوكاس) |
Demek, Constance'a gidebilmem için Ben'i hapishaneye gönderdin? | Open Subtitles | إذًا أرسلتِ (بن) إلى السجن حتى يتسنى لي الذهاب إلى "كونستانس" ؟ |
Çıktığımız zaman sonunda yatağa girelim diye her şey için dilediğim özürler gibi değil bu. | Open Subtitles | حتى يتسنى لي ممارسة الجنس |
Böylece, ben de ızdırabımı tedavi etmeye başlayabileyim. | Open Subtitles | حتى يتسنى لي العودة وأهدّئ من روعي |
Televizyon. Böylece neler olduğunu görebilirim. | Open Subtitles | تلفاز حتى يتسنى لي رؤية ما يحدث |