Hadi onlara kulak verelim böylece her yerde işe yaradığını ispat edebilsinler. | TED | دعونا نعطيهم الاهتمام حتى يتمكنوا من اثبات انها تنجح في كل مكان. |
böylece evlerini soymadan herhangi bir kan temizlemek zorunda kalmadan. | Open Subtitles | حتى يتمكنوا من سرقة منازلهم دون الحاجة لتنظيف أي دم |
gerçekleştirebileceğinizi mi sanıyorsunuz ? böylece teşhis sürecinde dört-beş yıl kadar zaman kazanmış oluyorsunuz, böylelikle onlar, | TED | وبذلك نكسب الوقت في عملية التشخيص تصل لأربع أو خمس سنوات حتى يتمكنوا من وضع خطة لها |
- Bakın, bunu hemen aşağıdaki sanat sınıfına götürmeliyim çünkü üzerine muz koyacakları bir şeye ihtiyaçları var resim çizmek için. | Open Subtitles | أنا فلدي الحصول على هذه الى فئة الفن سريعة الحقيقية. انهم بحاجة الى شيء لوضع الموز على، حتى يتمكنوا من استدراجه. |
Bankalar, fizikçileri ve istatistikçileri ortalama sayısal fiyat örneklerini belirlemek için işe alıyor. | Open Subtitles | توظّف المصارف علماء فيزياء وإحصاء حتى يتمكنوا من خلق نمادج وقاية مالية رقمية. |
- İnsanlara yardım ediyorduk sevdiklerine, evlerine gidebilmeleri için onları güvende tutuyorduk. | Open Subtitles | مساعدة الناس حفظ 'م آمنة حتى يتمكنوا من الحصول على المنزل لأحبائهم |
Masa örtüsü olmadan devam ediyorlar. zeplini koymak için bir yer arıyorlar böylece öğle yemeklerini yiyebilirler. | TED | يتابعون الرحلة بدونه باحثين عن مكان ليوقفوا هذا الشيء حتى يتمكنوا من تناول الغداء |
Hepsi öğrenmeye çok hevesliydiler böylece oyunu da bitirebildiler. | TED | وكان جميعهم حريصين على التعلم حتى يتمكنوا من إنهاء اللعبة ايضاً. |
Nefeslerini kesmek, şok etmek istedim. böylece akılsız, gülen kalabalıklar gibi değil de bireyler olarak acımı tutabilir, hikâyemi dinleyebilirlerdi. | TED | أردت أن أخطف أنفاسهم، أن أصدمهم، حتى يتمكنوا من الاستماع إلى قصتي وأقبض ألمي كأفراد، ليس كحشود ضاحكة وطائشة. |
Mangrovlardan odan ihtiyaçları karşılanıyor, ve bal ve hayvanların yemesi için yapraklar, böylece süt vesaire de üretebiliyorlar, aynı bizim biyosfer'de yaptığımız gibi. | TED | والمنغروف كانت توفر الخشب والعسل ، و بقايا للحيوانات ، حتى يتمكنوا من إنتاج الحليب وغيره ، كما كان لدينا في بيوسفار. |
Bunu değerli gazetecilere verin böylece viski tadının gitmesi için ağızlarını çalkalayabilirler. | Open Subtitles | ويمر على طول لهؤلاء مراسلي الصحف الأعزاء حتى يتمكنوا من إزالة طعم الويسكي |
böylece LCD'deki görüntüyü tekrar ortaya çıkaracağız. Bu oldukça vakit alıyor. | Open Subtitles | حتى يتمكنوا من إعادة بناء شاشة القراءة انها تأخذ وقتاً |
İstilacılar ışığa dayanıklı değiller güneşi kapatmak istiyorlar ki böylece ebedi karanlıkta yaşayabilsinler. | Open Subtitles | الغزاة هي ليلى. إنهم يريدون أن تمحو الشمس حتى يتمكنوا من العيش في ظلمة دائمة. |
Güneşi kapatmak istiyorlar ki böylece ebedi karanlıkta yaşayabilsinler. | Open Subtitles | إنهم يريدون أن تمحو الشمس حتى يتمكنوا من العيش في ظلمة دائمة. |
böylece onlar da çocuklarını eğitirler ve sağlıklı beslenebilirler. | Open Subtitles | ويعلموهم السلوك السليم حتى يتمكنوا من العيش بطريقة صحية |
Onların da kendi topluluklarında büyüyüp gelişebilmeleri için fonlarla destek sağlıyoruz. | TED | ونحن ندعمهم بالتمويل حتى يتمكنوا من الانتشار، يمكنهم النمو ويمكنهم الازدهار داخل مجتمعاتهم الخاصة. |
Dolayısıyla biz yardımcılarımıza eğitim veriyoruz onlar da dijital bariyerleri yıkmak için bize yardım ediyorlar. | TED | لذا ما نقوم به هو تدريب المساعدين حتى يتمكنوا من المساعدة في كسر الحاجز الرقمي. |
Bütün alanı trafiğe kapattım ve aranmaları için trenleri durdurdum. | Open Subtitles | أنا أغلقت المنطقة وأوقفت القطارات حتى يتمكنوا من فحصها |