Şeyimi çıkarmamı istedi, Böylece gülebilecekti. | Open Subtitles | أرادت منّي أن أريها قضيبي حتّى يتسنى لها أن تسخر منه |
Böylece yolunda gitmeyen her şey için deli annelerini suçlayabiliyorlar. | Open Subtitles | حتّى يتسنى لهم إلقاء اللوم على أمّهاتهم فيما يخص كلّ إنحراف بدر منهم |
Böylece geri kalanımız büyünün tadını çıkarabiliyor. | Open Subtitles | حتّى يتسنى لبقيتنا الإستمتاع بسحرها ببساطة، |
Böylece geldiklerini görebileceğim. | Open Subtitles | حتّى يتسنى لي رؤيتهم وهم قادمون |
Etrafı gezdi. Smallville'de alabileceği her şeyi aldı. Böylece bu yeşil aptal taşları toplayabildi. | Open Subtitles | أخذ يجول مُشترياً كلّ شبر في (سمولفيل)، حتّى يتسنى له وضع يده على هذهِ الأحجار الخضراء. |