Ve tıbbi görüntüleme insan vücudunun içine bakıp bu hücrelerin herbirine ayrı ayrı gerçekten bakabilme noktasına doğru ilerliyor. | TED | و أعتقد أن ما يتجه إليه التصوير الطبي هو القدرة على النظر إلى الجسم البشري و رؤية كل من تلك الخلايا على حدة. |
İkisini de ayrı ayrı tanımlamak, birbirlerini nasıl etkilediklerini ve sonunda neden iyi haberler olabileceğini belirtmek istiyorum. | TED | وما أريد إخباركم عنه هو كل من التغييرين على حدة ومن ثم أخبركم كيف يتفاعلان ولمَّ، بالنهاية، قد توجد أخبار جيدة. |
Güvenlik için, her anahtar ayrı kişilerce korunuyordu. | Open Subtitles | ولتكون آمنة أكثر كان كل مفتاح محمياً على حدة |
- Ağabeyinin kılıcının kaleminden daha keskin olmasını umut etmelisin! | Open Subtitles | عليك أن تأمل أن سيف أخيك أكثر حدة من قلمه |
Sıkı bir savunma uyguladık, uzaylılara teker teker saldırdık ve zafer kazandık. | Open Subtitles | لقد دافعنا بضراوة ،قتلنا كل مخلوق على حدة ثم أجهزنا على كبيرهم |
O kopyalar nasıl yaptınız? Hepsini ayrı ayrı tutuyorlar. | Open Subtitles | من أين حصلت عليهم، هم محفظون كلٌ على حدة |
Fakat ayrı bir barış anlaşması Soğuk Savaşı kızıştırabileceğinden Khruschev buna karşı çıktı. | Open Subtitles | ولكن خروشوف جادل بأن معاهدة سلام منفصلة ستزيد من حدة الحرب الباردة |
Gerçekten çok hoştun ama biraz ayrı zaman geçirmeliyiz. | Open Subtitles | أنت كنت حلوى حقيقية وتقريبا أعتقد نحن يمكن أن نستعمل البعض يوقّتون على حدة. |
Belli ki Phil'le beni ayrı tutmak için geçerli bir nedenin var. | Open Subtitles | من الواضح، أن يكون لديك سبب جيد للحفاظ على فيل وأنا على حدة. |
ayrı ayrı takılıp neler yaşayacağımıza bakacağız. | Open Subtitles | سنخلط على حدة لنرى ما يمكننا تجربته بأمان |
Tüm insanlar, mekanlar, duygular hepsi onların gerçekten kim olduklarını yansıtırlar birlikte veya ayrı. | Open Subtitles | كل الأشخاص ، والأماكن ، والعواطف هنّ سيظهرنّ من يكونون حقاً معاً وأيضاً كل واحدة على حدة |
Ağabeyinin kılıcının, kaleminden daha keskin olması için dua etmen gerekecek. | Open Subtitles | يجب أن تأمل أن يكون سيف أخيك أكثر حدة من قلمه |
Golf topundan daha keskin görünen her nesnenin 10 yaşından küçük çocuklar için kesici olduğunu düşünüyor gibiyiz. | TED | ونتصور أن أي قطعة أكثر حدة من كرة الغولف هو حاد جدا بالنسبة لأطفال دون سن العاشرة |
Ama hakkm da teslim edin, teker teker gelsinler. | Open Subtitles | لكن من العدل ، أَنْ يَكُونَ كل واحد على حدة. |
Ayakların ayrık dursun. Saat on. | Open Subtitles | إسترخي ودع أقدامك على حدة ثم |
Hepsi ölene kadar onları birer birer avladığını. | Open Subtitles | يتحدث إليهم يصطادهم كلٍ على حدة حتى مات الجميع |
Evet de her seferde bir kişiye veremeyiz. | Open Subtitles | بلى، ولكننا لا نستطيع إستخدامها لعلاج كل مريض على حدة. |
Kalbindeki elektriksel yolları haritalamak için çalışmayanı bulana kadar, her seferinde birinden elektrik geçireceğiz. | Open Subtitles | لتحديد المجاري الكهربية بقلبها نرسل كهرباء بكل مجرى على حدة حتى يسقط أحدهم |
Birden bire, Amie nin çığlığının şiddeti arttı ve oldukça şiddetlendi. | Open Subtitles | و بعد ذلك تزداد حدة صراخها و أصبح عالي جدا جدا. |
Sonra sırayla peşimize düşecek ardından da Amthor'u haklayacaktın. | Open Subtitles | وعندها يمكنك التعامل معنا, كلا على حدة ثم تحصلين على امثور لاحقا |
Benim yanıtıma karşı biraz daha ritmik, biraz daha şiddetli bir yanıt oldu. | TED | صار أكثر إيقاعية بقليل، أكثر حدة بقليل كاستجابة للكيفية التي تجاوبت بها معه. |
İnsanlar kimi zaman tehlikeli durumlarda gerilimi azaltmak için espri yapar. | Open Subtitles | وأحيانا في الحالات الخطرة الناس تستخدم الفكاهة للتخفيف من حدة التوتر |
İnsanların sayısı, tek tek ele almak için çok fazla, bir gaz gibi ele almak içinse çok azdır. | TED | فعدد الناس كبير ويحول دون تتبع كل منهم على حدة وهو صغير لذا لا يمكن معاملتهم مثل الغازات. |
Ancak azalmış bu esneklik, yıpranmış sesin ses perdesini yükseltir. | TED | انخفاض المرونة هذا يزيد من حدة صوت كبار السن. |
Aylar geçtikçe, polisler ve siviller arasındaki çatışmalar yoğunlaştı. | TED | وعلى مدار عدة شهور، اشتدت حدة المواجهات بين الشرطة والمدنيين. |