Ama aşmamamız gereken sınırları aşarsak... | Open Subtitles | ..لكن لو كنا قد تخطينا حدودا لا يجب تخطيها |
Enoch Thompson, amaçlarına ulaşmak için her şeyi yapabilecek ve açgözlülüğünün sınırları olmayan bir adamdır. | Open Subtitles | "إينوك طومسن" هو رجل لا يردعه شيء عن تحقيق ما يريد طمعه لا يعرف حدودا. |
Bunun için yıllarca kaynak kullanılacak ki burada kaynaklarımızın sınırları var. | Open Subtitles | سنوات من موارد، منها هناك حدودا بها، |
- Bu kadar yeter. Sabır, kendime sınır koyduğum tek şeydir. | Open Subtitles | الصبر هو الشئ الوحيد الذي اضع له حدودا لنفسي |
Krallığım ve güçlerim sınır tanımayacak. | Open Subtitles | بلدي المملكه وسلطاتها سوف لا تعرف لها حدودا |
Bu, bir açık okyanus balığıdır; sınır tanımaz ve karaya da çıkmaz. | TED | هذا هو مخلوق المحيطات المفتوحة. وهو لا يعرف حدودا -- لا الذهاب إلى الأرض. |
Ve sınırın halkın yer değiştirmesine göre olmasını istiyor, bölgesel değil. | Open Subtitles | وهو يريد حدودا طبقا لحركة الناس لا طبقا لمنطقة السيطرة |
Arsızlıkları sınırları aştı. | Open Subtitles | مطامعهم وقح لا يعرف حدودا. |
Arsızlıkları sınırları aştı. | Open Subtitles | مطامعهم وقح لا يعرف حدودا. |
Yasalar, sınırları sağlamak için varlar, Bayan Brown. | Open Subtitles | (إنما وجدت القوانين لتضع حدودا يا آنسة (براون |
Eğer başarısız olursa, sizin zulüm sınır tanımıyordu. | Open Subtitles | إذا كنت لا، القسوة لا تعرف حدودا. |
Ben de kendime bir sınır koydum. | TED | لذا أضع لنفسي حدودا. |
Kanıtlar sınır tanımaz. | Open Subtitles | أدلة لا يعرف حدودا. |
Bir sınır var mı; | Open Subtitles | هل هناك حدودا لهذا |
Bir sınır çizmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تضعي حدودا معها. |
Seni iş yaparken izledim ama bir sınırın var sanmıştım... | Open Subtitles | أراقبك لسنوات وأنت تدير الأعمال ولكن أعتقد أن هناك حدودا فى ممارسة مرضك |