Herkesin kendi düşüncesi uyarınca ibadet etme hakkı olduğuna inanıyoruz, fakat inanç özgürlüğü, insanların inanışlarını suiistimal etme hakkı vermez! | Open Subtitles | نحن نعتقد أن كل شخص لديه الحق في العبادة وفقا لضميره لكن حرية الدين ليست رخصة للاعتداء على إيمان الشعب |
İyi hissettirir. Hatta biraz genişlettiğimizde, özgürce nefes alabilirim ve bu çok basit hissi verir. | TED | شعور رائع. أو حتى حرية بشكل موسع تجعلك تقول: آه أستطيع التنفس بحرية بكل سهولة |
Sen bir kralın oğlusun, bu yüzden sana saygı duyarım. Şatonun sınırları içinde özgürsün. | Open Subtitles | أنت أبن الملك , لذلك سأعاملك بأحترام لديك حرية التجول فى القلعة |
Bir kadının şu dergideki gibi bacaklarını açması mı özgürlük? | Open Subtitles | إنها حرية لإمراء ترفع اقدامها وتفرقها هكذا في مجلة ؟ |
Kurulacak ilişkiler, Ziyaretçilere devletimizin sınırları içinde serbest dolaşım hakkı verebilir. | Open Subtitles | تأسيس علاقات مع الزائرين سيضمن لهم حرية حركة واسعة داخل الوطن |
Sadece en altı imzalayın, ve gitmekte özgürsünüz. | Open Subtitles | وقّعي أسفل الورقة وحسب وستكون لكِ حرية الإنصراف |
Neden bahsettiğimizi biliyorsun. Özgür bir ülkede seçme özgürlüğünden bahsediyoruz. | Open Subtitles | أنت تعرف عمّاذا أتحدث عن حرية الإختيار في بلد حرّ |
Ben burada olduğum sürece kimse bir çocuğun özgürlüğünü elinden alamaz. | Open Subtitles | لا أحد سيأخذ حرية الطفل بينما أنا هنا لا أحد أتسمعوني؟ |
Pekâlâ boyalı surat, farkındaysan ilk tebdil hepimizi koruyor çoğunlukla da seni, çünkü konuşma özgürlüğü de ona dahil. | Open Subtitles | حسنا ، ايتها الثرثارة، هل تدركين أن التعديل الأول يدافع عنا جميعا معظمهم أنتم ، لأنه يتناول حرية التعبير |
Tüm bunlar eğitim, düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve demokrasiyi gerektirir. | Open Subtitles | بكل ما ينطوي عليه ذلك، من التعليم حرية التعبير والفكر والديمقراطية |
Bunu ne kadar çabuk anlarsak ürünlerini satmak için kullandıkları serbest ifade özgürlüğü hakkındaki aptalca savunmalardan o kadar çabuk kurtulacağız. | Open Subtitles | كلما أقتربنا في فهم هذا كلما أسرعنا من التخلص حول هذه الحجج الغبية حرية التعبير تسمح لنا ببيع هذه المشروبات السامة |
Dünyayı yeniden tasavvur etmek için bir araçtır, öyle bir dünya ki, siyahi insanların özgürce var olabildiği, özgürce yaşayabildiği bir dünya. | TED | هي وسيلة لإعادة تخيل عالم حيث الناس السود يملكون حرية الوجود، وحرية العيش. |
Her gün binlercesi Sovyet ve Batı bölgeleri arasında özgürce hareket ediyordu. | Open Subtitles | يوميًا كان يتنقل الالآف بكل حرية ما بين القطاعات السوفيتية والغربية |
İstediğin zaman gitmekte özgürsün. Ama bize nedenini söyler misin? | Open Subtitles | لك حرية المغادرة وقتما تشاء، ولكن أتمانع إخبارنا بالسبب؟ |
Bizler, özgürlük için mücadele etmek istiyoruz ama bu fedakârlık gerektirir. | Open Subtitles | نريد الكفاح من أجل حريتنا لكن ليس هناك حرية بدون تضحية. |
Teşhis koyduktan sonra hepini tartışmakta özgürsünüz. | Open Subtitles | لكم حرية مناقشة كلّ هذا بعدما أحصل على تشخيصٍ |
Ama milletimizin kaderi bir kişinin hayatından ve özgürlüğünden daha önemlidir. | Open Subtitles | ولكن مصير دولتنا أكثر أهمية من حياة و حرية شخص واحد |
Öyle yaparak, bugün bize sıradan gelen hareket etme ve çok az emekle dünyayı dolaşma özgürlüğünü koruyacağız. | TED | لأنه بعمل ذلك سوف نحافظ على ما حصلنا عليه و أصبح من المسلمات وهو حرية التنقل والتنقل بسلاسة حول العالم |
Bu yüzden daha az özgürüm. | Open Subtitles | ولذلك فليس لدي حرية التصرف كما هي العادة |
Oyna onlarla, soy onları, soy onları, oyna onlarla. Düşünce bedava! | Open Subtitles | عضه و أصفعه اصفعه و عضه فليس أحلى من حرية الأفكار |
Liberty Valance'a basın özgürlüğünden söz ettiğime emin olabilirsin. | Open Subtitles | انا متأكد قلت لليبرتي فالنس عن حرية الصحافة |
Bayan Bertholt, davayı mahkeme dışında konuşma özgürlüğüm yok. Tabi. | Open Subtitles | الحقيقة إنني لا امتلك حرية الحديث بالقضية خارج قاعة المحكمة |
Ama dediğim gibi, bu konuda konuşmaya yetkim yok. | Open Subtitles | كما قلت, أنا لا أملك حرية التحدث فى هذا الأمر. |
Eğer atladığım herhangi bir detay olduğu kanısındaysanız rahatça söylemekten çekinmemelisiniz. | Open Subtitles | إن كانت هناك تفاصيل لا أعرفها فلك حرية الإفصاح عنها |