Her bir ışık, ipek liflerle tavandan sarkıtılmış saydam salgı tüpünün içinde bulunan bir larvanın arka tarafından yayılmaktadır. | Open Subtitles | يأتي كلّ ضوء من النّهاية الخلفيّة ليرقة حيث يقبع في أنبوب شفّافي من المخاط يتدلّى من السّقف بخيوط حريريّة. |
Hastalar için ipek pijamalar ve yoğun bakıma kedi kapısıyla beraber. | Open Subtitles | حتّى مع وجود بيجامات حريريّة للمرضى ، وباب للقطط في وحدة العناية المرّكزة |
Her ayakta 150 kadar minik ipek fışkırtıcı vardır böylece, ayaklarının arasında ipekten ince bir doku oluşturur. | Open Subtitles | لدى كلّ رجل ما يقرب من 150 قاذف حرير دقيق الذي يصنع أنسجة حريريّة رقيقة. |
Güneş'in etrafındaki, sadece bir halka veya ayla değil; güzelce dokunmuş, sanki ipekten yapılmış gibiydi. | TED | إنها ليست مجرد حلقة أو هالة محيطة بالشمس، إنّها مزخرفة بجودة عالية، كما لو صُنعت من خيوط حريريّة. |
İpek eşarplar, deri ceketler ve onun giydiği şeyler. | Open Subtitles | وشاحات حريريّة ومعاطف جلدية شغلها الشاغل |
Gerçek hayattaki "Örümcek Kadın" gibi ipek ipliklerini devamlı akan, tek bir hatta püskürtüyor. | Open Subtitles | مثل "المرأة العنكبوت" في واقعنا إنها تنفث خيوطًا حريريّة بانسياب واحدٍ مستمرّ |
İpek Dupioni perdeler. | Open Subtitles | ستائر حريريّة من دوبيوني |
Dışarıdaki tellerin hepsi deliğin girişini saran ipekten bir kapağa bağlantılıdır. | Open Subtitles | كلّ الخيوط بالخارج متصلة بحلقة حريريّة تحيط بمدخل الحفرة. |
Kurumuş yaprak kalıntıları arasına gerdiği ipekten bir örtü örmeye başlıyor. | Open Subtitles | تبدأ بغزل ملاءة حريريّة ممتدّة بين أجزاء الورق المتساقط. |
İpekten bir kapan. | Open Subtitles | مصيدة حريريّة |