Bana karşı tavrın bu olacaksa, acımı, bir kadeh viski ile bastırmak zorunda kalacağım. | Open Subtitles | إذا كان هذا هو ردك فلابد ان أمحو حزني بكأس من الخمر |
Burada oturup kendime, Üzgün olmanın ne kadar aptalca olduğunu, söylüyordum. | Open Subtitles | لقد كنت جالسة هنا أخبر نفسي بمدى سخافة شدة حزني عليه |
Bu hayvanlar benim oğlumu elimden aldılar ve sonra da benim kederimi aldılar. | Open Subtitles | هذه الحيوانات أخذت مني إبني بعيدا عني و من ثَمَ أخذوا مني حزني |
Evet, seni ne kadar çok sevsem üzüntüm de o kadar artar seni anlayamadığım için. | Open Subtitles | نعم، من دواعي حزني أن عليّ حُبك كما أفعل على الرغم أني لا أفهمك |
Ama önce,yapmak istediğim sağlık sistemiyle ilgili üzüntümü ve onun gerekliliğini sizinle paylaşmak. | TED | ولكن قبل أن أقوم بذلك, ما أحب أن أفعله الآن هو أن أشارككم حزني الشديد عن نظام العناية الصحية و الحوجة لذلك معكم. |
Şimdi nedenini hatırlamadan yas tutmam gerekiyor. | Open Subtitles | أحتاج وقتاً لأحزن فيه .. ولا أريد أن أتذكر من سبب حزني. |
Gideremezsin sen benim acımı, usulca okşasan bile beni. | Open Subtitles | حزني على أية حال حلوة مداعباتك على أية حال حلوة مداعباتك |
Beni kullandın. acımı kullandın. İşimi, beni,.. | Open Subtitles | لقد قمتِ بإستغلالي , وإستغلال حزني وعملي وشخصيتي |
acımı dindirmek için tüm zaman boyunca yedim ve sonunda böyle oldum! | Open Subtitles | كنت اكل طوال الوقت لكي اخفف حزني واصبحت هكذا |
Burada oturup kendime, Üzgün olmanın... ne kadar aptalca olduğunu, söylüyordum. | Open Subtitles | لقد كنت جالسة هنا أخبر نفسي بمدى سخافة شدة حزني عليه |
Bütün bu olanlar hakkında ne kadar Üzgün olduğumu anlatamam. | Open Subtitles | لا يمكنني إخبارك عن مدى حزني لكل ما يحصل |
Havalimanına asla ulaşamadıkları gerçeğini veya kederimi yaşama sürecinden kaçınmak için yaptıklarımı değiştirmez. | Open Subtitles | لا تغير من حقيقة انهم لم يستطيعوا الوصول إلى المطار , أو الأشياء التي فعلت لتجنب معالجة حزني |
Biraz depresif durumdayım, Avukat. Şu anda kederimi pahalı bir viski şişesi içinde boğuyor olmayı tercih ederdim. | Open Subtitles | أنا محبطٌ قليلاً أيها المحامي لقد كنتُ غارقاً في حزني مع زجاجة ويسكي فاخرة |
Manastırda huzur bulamadım ve üzüntüm öfkeye dönüştü. | Open Subtitles | لم أجد السلام في الدير و حزني تحول إلى غضب |
Gizli üzüntümü okuduğunda gururlu gözlerinden acımasız, hor görü alevlerinin bana fışkıracağını biliyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع تصور الازدراء المرير والذي يحرق وجهي من عينيك الفخورة عندما قرأتِ حزني الذي حاولت أن أخفيه. |
Neden olduğunu hatırlamadan yas tutmaya ihtiyacım var. | Open Subtitles | أحتاج لوقت لكي أحزن بدون تذكير نفسي بسبب حزني |
Tabii acım daha güzel bir şey yaratma konusunda bana ilham verirse başka. | Open Subtitles | ما عدا أن حزني سيلهمني لصنع شيء أعظم |
keder sürecimde kendimi geliştirmemi sağlayan olanaklara sahibim. | TED | لدي الإمكانيات لأخطو للأمام في وقت حزني. |
İş yerimde bir arkadaşın da babası birkaç ay önce vefat etti. O benim Yasımı anlıyor. | TED | هناك صديق في العمل والده مات منذ بضعة أشهر، وهو يفهم حزني. |
..olaylarını üniversitede bırakmıştım ama.. sanırım bunu kendi üzüntümde telafi ediyorum. | Open Subtitles | لكن أعتقدني أعوض ذلك بإغراق حزني في احتساء الخمر. |
Sana, Jack'in ölümüne ne kadar çok üzüldüğümü aktaracak kelimeler bulamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أملك الكلمات لكي أبدي لك حزني على فقدان جاك. |
Tanrım, fazla insanın pumaları bilmemesi beni çok üzüyor. | Open Subtitles | ،رباه، ذلك يثير حزني أن الكثيرين لا يعرفون بأمر الفهود |
Biri görürse eğer, kederimden bunu yaptığımı düşünebilir Ama şu an Kederim falan yok | Open Subtitles | يبدو انك تحاول ان تخفف من حزني لكني لست كذلك |