Burun delikleri ise üzgün ve kendisinden nefret eder gibi. | Open Subtitles | رغم ذلك فتحة أنفه تبدو حزينة و مليئة بكراهية الذات |
Hayır bunu söyledim çünkü onu sürekli üzgün ve ağlarken gören benim. | Open Subtitles | لا, قلت لأنني أعيش معها, و أراها حزينة و تبكي طوال الوقت. |
Yanında olmam seni zorlayabilir, başına bela açabilir ama sensiz üzgün ve yalnız olmak istemiyorum. | Open Subtitles | أنا ربما أجعل الأمور صعبة عليك، أو أتسبّب لك ،في المشاكل وأنا بجانبك ولكنني لا أريد أن أكون حزينة و وحيدة بدونك |
mutsuz olduğunu dışa vurduğu için kızgınım neden mutsuz olduğunu bilmiyorum ve onu mutlu edemiyorum. | Open Subtitles | أنا غاضبة بسبب تصرفاتها لأنها حزينة و لا أعلم سبب حزنها. ولكنّي لا يمكنني أن أجعلها سعيدة. |
Küçük Bayan Kanser Gene kadar kederli ve asil olamadığım için mi? | Open Subtitles | لأنني لست حزينة و نبيلة مثل السيدة الصغيرة حاملة جين السرطان ؟ |
Ona temsilci bile diyebilirsek üzgün ve umutsuz bir ruhu vardı. | Open Subtitles | إذا يمكنني تسميته هكذا.. إنه روح حزينة و كئيبة |
sen üzgün ve bekarken... benim bu kadar mutlu görünmem garip mi? | Open Subtitles | كلامي عن درجة سعادتي بينما انت حزينة و عازبة؟ |
O iki haftayı yatakta, üzgün ve depresyonda geçirdi zannediyordum. | Open Subtitles | و خلتُ أنها أمضت هذا الأسبوعان... في الفراش... حزينة و مُحبطة ؟ |
Mr. Todd, Bir Kız Var Bana İhtiyacı Olan, Öyle üzgün ve Yanlız Ki, Ve Güzel De Ve- | Open Subtitles | سيد [ تود ] , هناك فتاة تحتاج إلى مساعدتي , إنها فتاة حزينة ... و وحيدة فحسب , و جميلة أيضاً و |
üzgün ve kızgın. | Open Subtitles | هي حزينة و غاضبة |
Üzgün veya mutsuz olabileceğimi hayal bile edemezken şu anda hem üzgün hem de mutsuzum. | Open Subtitles | لم أتصوّر أن أكون هكذا حزينة و تعيسة و أنا الآن فعلاً حزينة جداص و تعيسة |
Bilgisi olmayanlar için gelsin; sen genç kız romanlarındaki... ..tipik mutsuz eziklerden değilsin. | Open Subtitles | حتى لا تكوني في نظر المُشاهد الجاهل فتاة تقليدية حزينة و فاشلة من قصة نسائية |
Bu daha çok herkesin söylediği şeye benziyordu: "Sunny mutsuz bir kadındı. | Open Subtitles | كلا، كلا، كلا، كلا (لقد كان كثير من الأشخاص يقول بأن (صوني .إمرأة حزينة و ليس لديها سبباً لتعيش من أجله |
Leni... Pencerede, öyle kederli, öyle yalnız aşık olmaktan öylesine korkmuş halde dikiliyor. | Open Subtitles | بقيت ليني أمام النافذة و هي حزينة و وحيدة |
kederli olduğunu biliyorum ama bitirilmesi gereken bir iş var. | Open Subtitles | أنا أعلم أنك حزينة و لكن هناك عمل ينبغي القيام به |
Tamam, yani müstakbel kederli dul bizim adayimiz olacak. | Open Subtitles | علينا إذاً أن نعثر على من هي أفضل من أرملةٍ مستقبلية حزينة و مصدومة |