Şey, şimdilik yok, ama bu konuda bana yardım edebileceğini ummuştum. | Open Subtitles | حسناً ليس بعد . ولكنى كنت آمل أن تساعدينى فى هذا. |
Üç güzel çocuğa babalık yapmaktan daha önemli bir başarın yok kuşkusuz. | Open Subtitles | حسناً, ليس هناك بكل تأكيد أي انجازات عندها أنت أب ل3 أطفال |
Bir şeye gönüllü olmamıza gerek yok ama bence beraber takılmalıyız. | Open Subtitles | حسناً ليس علينا التطوع أعتقد بأن علينا الخروج مع بعضنا أكثر |
İlk salgına dair elimizde tek bir resmi rakam yok. | Open Subtitles | حسناً, ليس لدينا أرقام رسمية بالمقارنة مع أول ظهور للمرض |
Seni geri götürecek vaktim yok, ve ben bu işi kaybetmek istemiyorum. | Open Subtitles | حسناً , ليس هناك وقت لإعادتكِ و لا يمكنني فقد هذه الوظيفة |
Bu sonuç insanları şoka uğratıyor, çünkü düşündüğümüzde sözlü imalar yok, neden daha çok yalan söylemeyesin ki? | TED | وهذا يفاجئ الناس حقاً لأن في اعتقادنا, حسناً, ليس هنالك دلائل غير شفهية, إذاً لما لا تكذب أكثر؟ |
Anlatacak çok şey yok. Bombardıman uçağı kullanıyorum. | Open Subtitles | حسناً , ليس هناك بالكثير مما يمكنني اخبارك به فأنا فقط أحلق بطائرة مقاتلة |
Evde hiç malzeme yok. Her şeyi attık. | Open Subtitles | حسناً , ليس لدينا أي شيئ في المنزل لقد تخلصنا من كل شيئ |
Ölmüş köpeğimi sergilemeye hakları yok. | Open Subtitles | حسناً, ليس من الصحيح أن تضع حيواني الميت للعرض |
yok. Yani bildiğim kadarıyla yok. Ailem bakıcılarımdı. | Open Subtitles | لا، حسناً ليس أحد أعلم بشأنه إنوالديّكانواآباءبالرعاية،لذا.. |
Pekala, görülecek bir şey yok, önümüze bakalım. | Open Subtitles | حسناً , ليس هناك الكثير لنراه لذا دعونا ننظر إلى الأمام |
Ama ameliyatın hafızanı geri getirme garantisi yok. | Open Subtitles | حسناً , ليس هناك ضمانات أن الجراحة ستعيد إليكِ ذاكرتكِ |
Aslında, örnek olarak, bir Kro-magnon'la bizim aramızda anatomik bir fark yok... | Open Subtitles | حسناً, ليس هناك فرق تشريحي بيننا وبين الإنسان القديم |
Buraya tekrar gelmek için fazla bir sebebim yok. | Open Subtitles | حسناً ليس لدي سبباً مقنعاً للعودة إلي هنا بعد الآن |
Buraya tekrar gelmek için fazla bir sebebim yok. | Open Subtitles | حسناً ليس لدي سبباً مقنعاً للعودة إلي هنا بعد الآن |
Hangarda yok, ama 2 kat aşağıda bir tane var. | Open Subtitles | حسناً, ليس هناك واحد بمنصة القافز لكن هناك واحد تحت مستويان للأسفل سنفعل ذلك |
Üzerimde bir el ilanı ya da broşür falan da yok ama şu liberal "pro-choice"ci hatunlar gibi feci yükleniyorsun bana. | Open Subtitles | حسناً , ليس لدي أي كتيبات أو محاظرات ولكنك أصبتني كفتاة ليبرالية موالية للإختيار |
Hergün araba çalmak için zamanım yok tamam mı. | Open Subtitles | حسناً, ليس لدي الوقت أن أسرق سيارة يومياً |
izolasyon tesisimiz yok, aslında. Ama..bekle,bunun için oda temin.. | Open Subtitles | حسناً, ليس عندنا وسائل عزلة بحد ذاتها لكن |
Bu saçmalıklara harcayacak vaktim yok. Paraları nereden aldın? | Open Subtitles | حسناً, ليس لدي وقت لمثل هذا الهراء من اين حصلت على النقود؟ |