| Şansınıza, burada değilken bir Yukarı Doğu Yakası geleneğine tanık oldum ve bazı işleri yoluna koydum. | Open Subtitles | من حسن حظكم أنني راقبت تقليد مقدس في الجزء الشقي الأعلى وأتممت بعض الأعمال في وقت غيابي |
| Şansınıza şu anki dostlarım istenmeyen ortaklarla çalışmaya karşı değil. | Open Subtitles | مِن حسن حظكم شركائي الحاليون راضيون بالتعامل مع شركاء غير مرغوب بهم |
| Şansınıza, burada doktorlar gizlilik konusunu oldukça ciddiye alıyorlar. | Open Subtitles | من حسن حظكم أن الأطباء يأخذون" "بمبدأ السرية على محمل الجد في هذه الأرجاء |
| Şansınıza koca bir aptalın tekiydi. | Open Subtitles | من حسن حظكم جميعاً أنه كان مُغفلاً. |
| Şansınıza, o da burada. | TED | من حسن حظكم أنها هنا. |