Onunla kardan bir kale yapmıştık. Tüneli falan bile vardı. | Open Subtitles | و قد صنعنا حصناً من الجليد و من تحته نفق |
Bak, burada yaptığın şeyler için minnettarım ama bu büyük bir kale değil. | Open Subtitles | أنظر ، أنا أقدر لك ما قمتَ به هنا ولكن هذا ليس حصناً إنه مقبرة |
Ama orası sadece bir okul. Bir kale değil. | Open Subtitles | ولكنها مدرسة رغم ذلك إنها ليست حصناً بالضبط. |
Küçük arkadaşımız bir kale inşa ediyor ve (Ana) tepeden tırnağa silahlı. | Open Subtitles | صديقتنا الصغيرة تبني حصناً وهي مدججة بالسلاح. |
20,000 adam. 50 hisar. | Open Subtitles | عشرون ألف رجلاً وخمسون حصناً |
Yoksa Grönland'a kale yaptığım, seni Batı Avrupa'dan çıkardığım için mi? | Open Subtitles | أم لأني بنيت حصناً حول (غرينلاند)، ودفعتك إلى خارج غرب (أوروبا)، |
Şehri kuşatıp kale gibi yapıyorlar. Böylece kimse içeride neler yaptıklarını göremiyor. | Open Subtitles | إنهم يحيطون بالمدينه ليجعلوها حصناً |
Ama bu bir kale değil, bir mezar. | Open Subtitles | و لكن هذا ليس حصناً هذا قبر |
- ...battaniyeden kale yapalım. - Hadi. | Open Subtitles | و نصنع حصناً من البطانيات |
Bir kale ne zaman kale olmaktan çıkar? | Open Subtitles | متى يتوقف الحصن عن كونه حصناً |
Tapınaklar basit yerlerdir, kale değil. | Open Subtitles | اللجوء هو حجاب وليس حصناً |
İşte bu yüzden aynı herifin bütün battaniyeleri masadan kale yapmak için kullanmasına bozuldum ya. | Open Subtitles | {\pos(192,220)} ولهذا أنا منزعج جدّاً أنّ نفس الشخص إستعمل كلّ البطانيات ليجعل من المكتب حصناً. |
Bir mobilyadan kale yaptın sen. | Open Subtitles | صنعت حصناً من الأثاث |
Bir kale yapabilirler. | Open Subtitles | قد يصنعوا حصناً - كلا كلا - |