Yani - böyle birşey yapabileceğimi Gerçekten düşünmediniz değil mi | Open Subtitles | أقصد، أنتِ حقاً لم تفكري بأنني سأفعل شئُ مثل هذا |
Gerçekten benden kurtulmak isteseydin, kendini buna ikna etmek için bu kadar uğraşmazdın. | Open Subtitles | إذا اردتِ ذهابي حقاً لم يكن عليكِ ان تحاولي في إقناع نفسكِ بصعوبة |
Gerçekten de artık hayaletleri görmüyor musun? | Open Subtitles | ولكن، هل حقاً لم تعودي تستطيعي رؤيتهم حقاً؟ |
Bu çok hoş baba ama hiç gerek yoktu. | Open Subtitles | هذا لطيف، أبّي لكنّك حقاً، حقاً لم يتوجب عليك فعل ذلك |
Gerçekten. hiç bir şeyim kalmadı teklif edecek saf refleks dışında, saf refleks ve kimilerinin hayır bugün ölmeyeceğim diye haykırdığı hayatta kalma güdüsü dışında | Open Subtitles | حقاً. لم يكن لدىّ شىء باق أفعله ما عدا رد الفعل النقى |
Bu Gerçekten çok uzun bir hikaye. Biz hiç çalmadık ve hala hiç çalmış değiliz. | Open Subtitles | إنها قصة طويلة حقاً لم نعزف أبداً، و لم نعزف مذذاك |
Hep dikkat çekici isimleri olur. Gerçekten seksi değil. | Open Subtitles | تلك الافلام لديها السبق فى الحصول على الالقاب حقاً لم يكن حقا لم يكن جنسيا |
Bizim için aslan dansını yaptığını Gerçekten bilmiyordum. | Open Subtitles | أنا حقاً لم أكن اعرف بأنك أنت الذي رقصت الأسد من أجلنا |
O günlerde Gerçekten beyaz olmayanlar tedavi edilmezdi. | Open Subtitles | و هذه حقاً لم تكن طريقةً يلكي تعامل بها البيض في تلك الأيام |
Dördüncü Hanım, Gerçekten flütünüzü ben almadım! | Open Subtitles | الزوجة الرابعة أنا حقاً لم آخذ نايك أنا لم آخذه |
- Gerçekten ölmekten korkmuyordun, değil mi? | Open Subtitles | أنت حقاً لم تكن خائفاً من الموت، أليس كذلك؟ |
Neden sadece kumkuşlarının kuşlar arasında rolleri değiştiğini kimse Gerçekten bilmiyor. | Open Subtitles | لا يفهم أحد حقاً لم الفلروب الأحمر ، منفرداً تقريباً بين الطيور، قام بعكس دور الأجناس. |
Önce Gerçekten bekarlığa veda partisi istemedim. | Open Subtitles | انا حقاً لم اكن اريد حفله بمناسبه زواجى فى هذا المكان |
- Elbette, yapmışlardır. Benden sonra çıkan adamı ise hiç kimse sevmedi! | Open Subtitles | الرجل الاخر صعد بعدي لكن حقاً لم يعجب به احد |
Yani hiç kimseyi osur deyip de osurtamadık. | Open Subtitles | نحن حقاً لم نستطع أن نجعل أي واحد لكي يطلق ريحاً يالأمر، كان علينا المُحاولة |
hiç düşünmedim bile. Bir dakika, gelmen gerekli miydi? | Open Subtitles | أنا حقاً لم أعطيها أي تفكير, أنتظر, هل أنت يجب أن تذهب ؟ |
Evet, aslında içimden buraya gelmeyi hiç istemiyordum ama fark ettim ki ne gerekiyorsa yapmaya razıydım çünkü evde bu meseleyi aşamayacaktım. | Open Subtitles | أجل, في أعماق أعماقي حقاً لم أرغب بالحضور إلى هنا لكنني اكتشفت أنني كنت أرغب |
- Kullanırım ve işin gerçeği, bunu daha önce hiç yapmadım çünkü ben Tıp okudum, hemşirelik değil. | Open Subtitles | وأنا حقاً لم أقم بذلك من قبل إذ درستُ في كلّية الطب لا في مدرسةِ التمريض |
hiç bu açıdan düşünmemiştim. | Open Subtitles | أنا حقاً لم يخطر ببالي أن أفكر بهذه الطريقة |
Bana aptal dedin ve bundan hiç hoşlanmadım kusura bakma ama baloya kendi başıma gideceğim kendimle ilgileneceğim ve başkalarının sevgilileriyle dans edeceğim. | Open Subtitles | لقد قلتَ لي بأنني غبية و أن حقاً لم أرِد ذلك لذا أنا آسفة و لكنني سأذهب الى الحفلة الراقصة لوحدي و سوف أعمل على نفسي |