Annenle o şekilde konuşmaya hakkın yok. Birkaç gün içinde ölecek. | Open Subtitles | ليس لديكِ حقٌ بالتحدث مع أمكِ هكذا، ستموت بعد بضعة أيام |
Duvara dön, pis fahişe. Bize bakma hakkın yok. Anlaşıldı mı? | Open Subtitles | وجهكِ إلى الحائط، أيتها العاهرة ليس لديكِ حقٌ بالنظر إلينا، أتفهمين؟ |
Buna hakkın yoktu. -Tüm masrafları ben karşılıyorum. | Open Subtitles | ليس لك حقٌ في ذلك- أنا ألعــب كل الإتهامات |
Silah taşıma başvurusunda bulunmak gibi anayasal bir hakkın var. | Open Subtitles | لديك حقٌ دستوري بالطلب للحصول على سلاح |
Radyo istasyonuna gidip hakkım olana sahip çıkmalıyım. | Open Subtitles | عليّ الذهاب للمحطة، وإستعادة ماهو حقٌ لي |
- Bu senin mirasından bir parça, doğuştan hakkın. | Open Subtitles | فهو جزء من ميراثكَ حقٌ مكتسب بالولادة |
Bunu yapmaya hakkın yok! | Open Subtitles | ليس لديك حقٌ لفعل هذا |
Kutsama senin doğuştan hakkın." | Open Subtitles | "السعادة" هي حقٌ وُلدتي تمتلكيه |
Bu senin doğuştan hakkın olan haç. | Open Subtitles | هذا الصليب هو حقٌ لك |
Bunu yapmaya hakkın yok. | Open Subtitles | ليس لك حقٌ في هذا |
Onun sahip olduğu her şey senin doğuştan hakkın. | Open Subtitles | -كل ما يمتلكه حقٌ لكِ |
Buna hakkın yok. | Open Subtitles | ليس لديك حقٌ |
hakkım olanı elde etmek için Camelot tahtını elde etmek için uğraşıyorum. | Open Subtitles | إنّي أسعى لما هو حقٌ لي. إنّي أسعى لعرش (كاميلوت). |