Sana yerini söylerim ama bunu yanlızca bana sığınma sağlarsan yaparım. | Open Subtitles | يمكنني اعطاؤك الموقع ولكن فقط إذا عرضتِ علي حق اللجوء السياسي |
Yanımda siyasi sığınma hakkı isteyen 14 çocuk var. Hepsi de R-1 statüsünde! | Open Subtitles | لدي 14 طفل يطلبون حق اللجوء السياسي وكلهم من الحالة الأولى |
Üst kademedeki bir Sovyet ajanı sığınma talep ederse ne olur? | Open Subtitles | عندما يطلب الجاسوس السوفييتي حق اللجوء السياسي ؟ |
Duyguları olan bir yaşam formu olarak, sizden iltica talebinde bulunuyorum. | Open Subtitles | كإسلوب حي حساس انا بموجب هذا اطلب حق اللجوء السياسي |
Ailemle ABD'ye iltica etmek istiyoruz. | Open Subtitles | أنا و عائلتي نطلب حق اللجوء السياسي إلى الولايات المتحدة. |
Söz veriyorum, Amerikalılar bize sığınma verince seni arayacağım. | Open Subtitles | أعدك أن أتصل بك حالما يعطينا الأمريكيون حق اللجوء |
Ancak ABD ona sığınma vermedi. | Open Subtitles | لكن الولايات المتّحدةَ لم تعطيها حق اللجوء |
Güzel ülkenize sığınma hakkı verilse de burada denkliğim yok. | Open Subtitles | رغم أنّني مُنحت حق اللجوء السياسي في بلدكم الرائع، إلا أنّ مؤهلاتي ليست صالحة هنا. |
Görevimi başarıyla tamamladım ve burada sığınma arıyorum. | Open Subtitles | لقد أتممت مُهمتي بنجاح وأنا هُنا لأطلب حق اللجوء السياسي |
İstihbaratının doğru olduğunu varsaydığı için sana sığınma verecek. | Open Subtitles | وافق بأن يعرض عليك حق اللجوء السياسي بفرض أن معلوماتك صحيحه |
Dışişleri Bakanlığı ihtiyacı olan son şey Rusya ile tartışmak ve İçişleri Bakanlığı suçlulara sığınma teklifinde bulunmuyor. | Open Subtitles | آخر شيء تريده وزارة الخارجية هو جولة أخرى مع روسيا و وزارة الداخلية لا تعطي حق اللجوء للمجرمين |
11 yaşında yakalandı ve terorist olmak ile suçlandı. ve ailesi onu kendi başına İngiltere'ye gönderdi ve orada siyasi sığınma hakkı istedi. | TED | في الحادية عشر، كان يتم استجوابه من قبل القوات العسكرية السيريلانكية، متهما بالإرهاب، و قد أرسله والديه إلى بريطانيا وحده كلاجئ يطلب حق اللجوء السياسي. |
sığınma isteyen bir Amerikan vatandaşıyım ! | Open Subtitles | ! إفتح ! أنا مواطن أمريكى يبحث عن حق اللجوء السياسى |
Ona burada sığınma hakkı verdiler. | Open Subtitles | ولقد وفر له حق اللجوء هنا في مكسيكو |
Eğer sığınma talebini kabul edersek, yardım edeceğini söylemiştin. | Open Subtitles | لقد عرضت مساعدتنا إذا منحناك حق اللجوء |
sığınma hakkı verilecek. | Open Subtitles | ستُعطي حق اللجوء السياسي لتعاونك. |
Bu arada ona sığınma hakkı verdim. | Open Subtitles | سأعطيه حق اللجوء السياسي على فكرة |
Elini kolunu sallayarak Birleşik Devletler Büyükelçiliğine çıkageliyor ve iltica mı istiyor? | Open Subtitles | إذاً فقد خرج من العدم فحسب, و مشى إلى السفارة الأمريكية طالباً حق اللجوء السياسي؟ |
Birleşik devletler büyükelçiliğine gidiyor ve iltica istiyor. | Open Subtitles | لقد سار إلى السفارة الأمريكية و طلب حق اللجوء السياسي |
İltica, süresiz pasaport, korunma garantisi ve 10 milyon dolar karşılığında Solucan Deliği'ni size satacağım. | Open Subtitles | سوف أعيد بيع الثقب الدودي اليكم مقابل حق اللجوء السياسي جواز سفر دائم ، و حماية مضمونة و عشرة ملايين دولار |