"حلّه" - Traduction Arabe en Turc

• çözmek
• çözmeye
• kıyafeti
• elbiseyi
• çözemem

Ama çözmek için can attığı tanıya yeni bir semptom eklemesi mantıklı değil.
لكن من غير المنطقي إضافة عرض تسبب به إلى تشخيص يريد حلّه بشدّة

- Emin değilim. Çok teorik bir şey ama çözmek üzereyim.
اسمع، لستُ واثقاً، إنه نظريّ جداً لكنني على وشكِ حلّه

Nasıl hayatta kaldığı hâlâ çözmeye çalıştığımız bir sır şu anda.
إنّ نجاته من الموت تُعد لغزاً نحاول حلّه.

Ama çözmeye kararlıyım.
وأنا مصممة على حلّه.

Ardından kardeşimden evinin içinde şişman kıyafeti olan bir kutu olduğunu söyleyen bir mesaj aldım.
حصلت لتوي على رسالة من اختي تقول ان هناك صندوقاً في منزلك به حلّه للبطن

Onlara saygı gösterilecek. Söylesene, böyle bir elbiseyi nereden buluyorsun?
أريد معرفة,من أين يمكن الحصول على حلّه كهذه؟

Sen çözemediysen ben hiç çözemem.
إذا كنت لا تستطيع حلّه بالتأكيد لن أستطيع

Hayır, sanırım rahatlıkla söylebiliriz ki aşkı çözmek için matematiği kullanamayız.
لا، أعتقد أن الحب هو الشيء الوحيد الذي لا نستطيع حلّه بواسطة الرياضيات.

Bugün çözmek istediğim gizem bu işte.
هذا هو السر الذي أريد حلّه اليوم.

İnan bana, Dexter çözmek isteyeceğin bir gizem değil.
صدّقيني، ليس (دكستر) لغزًا تودّين حلّه

Avukatı ona şişman kıyafeti almış. Başka bir dava daha aldım ayrıca.
المحامية أشترت لها حلّه بدانة لدي قضية أخرى

Tabii ya. Şişman kıyafeti bunun içindi.
بالطبع, لهذا كانت حلّه البدانة

- Bir şişman kıyafeti buldular.
-و كان هناك حيث تعثرا في حلّه البدانه

Bizce sorun yok. Öğrenmezsem çatlarım, böyle bir elbiseyi insan nerede bulur?
أريد معرفة,من أين يمكن الحصول على حلّه كهذه؟

{\1c00FFFF}Belki bu tarz bir takım elbiseyi sever.
-ربما تريد حلّه مثل تلك