Biri kliniğe gelir ateşi var, kendini iyi hissetmiyor, hastalığı nedir? | TED | يأتي أحدهم الى المشفى, يشكون من حمى, حالتهم سيئة, مما يشكون؟ |
Michaels bayıldı. Yüksek ateşi var. Daha fazla test yapmalıyım. | Open Subtitles | مايكلس مغمى عليها.لديها حمى شديدة أحتاج عمل المزيد من الاختبارات |
ateş yok, vücut ısısı düşüklüğü yok, taramada hiçbir şey çıkmadı. | Open Subtitles | لا توجد حمى, ولا انخفاض حرارة لا شيء في الفحوص كلها |
Kanser, septisemi, travma, karaciğer hastalığı hemorajik ateş, her şey olabilir. | Open Subtitles | قد يكون السرطان, تسمم الدم صدمة مرض كبد حمى تسبب النزف |
Gömleğinin yakası bollaşmış, yani kilo vermişsin, kızarmışsın yani Ateşin var ve nefes almakta zorluk çekiyorsun. | Open Subtitles | هناك مسافة كبيرة عند ياقتك هذا يعني فقدانك للوزن أنت متورد، هذه حمى و نفسك متقطع |
Nezleyim ve titriyorum. ateşim var, alnıma bak. | Open Subtitles | أنا أحس برطوبة وصداع مع حالة برد لدي حمى ، تحسس جبهتي |
DAD'ın en yaygın komplikasyonu enfeksiyondur. Ve kızın ateşi var. | Open Subtitles | معظم تعقيدات فقدان الٕاحساس بالٔالم تكون العداوى لديها حمى فقط |
Bunu yapıyorum çünkü hastam her hareketinde nefes darlığı çekiyor, başağrısı, ateşi, krampları ve bütün vücudunda bölgesel kızarıklıkları var. | Open Subtitles | و كذلك صداع و حمى و ألم عضلي و طفح جلدي على جسده كله لذا أجري له اختبار الحمى الجبلية |
Q ateşi konjestif kalp yetmezliğine sebep olurdu miyokard enfarktüsüne değil. | Open Subtitles | حمى كيو قد تسبب مرض القلب الاحتقاني وليس احتشاء للعضلة لقلبية |
Her kimin ateşi 38'in üzerinde ve öksürüyorsa karantinaya alacağız onunla başlayacağız. | Open Subtitles | أي شخص لديه حمى أكثر من 98.7، و يسعل، سنضعهفيالحجرالصحي، البداية معها. |
Kırıkkemik ateşi diye adlandırılır, çünkü, öyle hissedersiniz. | TED | إنه يسمى حمى تَكَسُّر العظام، لأن هذا ما تشعر به. |
Geçtiğimiz ay birkaç baş ağrısı geçirdim ve hafif ateş. Bazen uyku tutmuyor ve dikkatimi toplayamıyorum. | Open Subtitles | أصبت بصداعين الشهر الماضي، حمى خفيفة و أحياناً لا أستطيع النوم، و أجد صعوبة في التركيز |
- Teşhis nedir? - Bulaşıcı bir ateş. | Open Subtitles | ـ إنها حمى معدية قوية بشكل لم أتوقعه لشخص في مثل سنها |
Teal'c'in Goa'uld'unu çıkarır çıkarmaz temel organları çalışmamaya başladı ve yüksek ateş baş gösterdi. | Open Subtitles | بمجرد أن إنتزعنا الجواؤلد الخاص بتيلك بدأت أعضاء جسمه بالتوقف وبدأ يعاني من حمى شديدة |
Gömleğinin yakası bollaşmış, yani kilo vermişsin, kızarmışsın yani Ateşin var ve nefes almakta zorluk çekiyorsun. | Open Subtitles | هناك مسافة كبيرة عند ياقتك هذا يعني فقدانك للوزن أنت متورد، هذه حمى و نفسك متقطع |
Ateşin düştüğünden beri her nasılsa farklı görünüyorsun. | Open Subtitles | الآن بعد أن رحلت حمى عنك، يبدو أنك مختلفة نوعا ما |
Ateşin var, beyaz kan hücrelerinde artış ve Mcburney noktalarında hassaslık, bunun anlamı... | Open Subtitles | لديكِ حمى و ارتفاع عدة البياض وليونةعندمنطقةالأمعاء, .لذانقترح. |
Nezleyim ve titriyorum. ateşim var, alnıma bak. | Open Subtitles | أنا أحس برطوبة وصداع مع حالة برد لدي حمى ، تحسس جبهتي |
Babam, romantik öykülerin annemi öldüren ateşli hummaya yol açtığını sanıyor. | Open Subtitles | أبى يؤمن بالحكايات الرومانسية وهى تسبب حمى الدماغ التى قتلت أمى |
Çok ağır rahatsızlık geçiriyor, yüksek ateşe rağmen hayatta kalıyor. | Open Subtitles | لا يشعر بالراحة لديه حمى رهيبة، لكنه يعيش |
Sebeplerden bazıları, dang humması, hapse girme, askerlik görevi, dini ve kültürel sebeplerden kadınları fotoğraflanamamasıdır. | TED | حيث تشتمل على حمى الضنك، السجن، الخدمة في الجيش، والنساء اللواتي لا يُسمح بتصويرهن لأسباب دينية وثقافية. |
Aynı şey dang humması, chikungunya, sarı humma için de geçerli. | TED | نفس الشيء ينطبق على حمى الضنك، وشيكونغونيا، والحمى الصفراء. |
Tifodan kaynaklanan yüksek ateşten öldü 44 yaşında, sanırım, 43 ya da 44. | TED | لقد مات بسبب حمى التايفويد في عمر 44، كما أعتقد، 43 أو 44. |
Vücüdu ultraviyole radyasyon bozunumuna, DNA'nın yıkımına veya zarar görmesine, ve vücuttaki hücre üretimine ve bölünmesine yardımcı olan folik asit molekülünün yıkımına karşı korudu. | TED | حيث حمى الجسم من المعاناة جراء الأشعة فوق البنفسجية الدمار، أو التلف للحمض النووي، وانهيار جزيء مهم جداً يسمى حمض الفوليك، الذي يساعد في طاقة إنتاج الخلايا، وإعادة إنتاجها في أجسامنا. |
- Her tür. Saman nezlesi ya da istiridyelerin yol açtığı rahatsızlık, ya da et yiyememe gibi. | Open Subtitles | مثل حمى القش، أو المرض المسبب بالمحار أو عدم القابلية لأكل اللحم |
Ama eskiden hiç bir şeyin olmadığı "Vanishing Point", "Dirty Mary, Crazy Larry" ve "White Line Fever" filmlerinin çekildiği zamanlarda gerçek arabalar, gerçek arabalarla çarpıyordu. | Open Subtitles | و لكن فيما مضى أيام نقطة الإختفاء و أيام لاري الكسول و ماري القذرة زمن حمى الخط الأبيض |
Daha iyi. grip oldu, ateşi çıktı, ben de bakıcılık yapıyorum. | Open Subtitles | أفضل , لكن لديها حمى هائجة وزكام لذا انا من النادر ان اراها |
Ama bunun yerine, 40 derece ateşle hastaneye yattı. | Open Subtitles | لكن بدلاً من هذا تودع للمشفى و هي في حالة حمى بـ 104 درجة |
...Kirsan ateşini kazara beraberlerinde getirdiler.Burada kapana kısıldı ve tabiki 10 bi yıl içinde mutasyon geçirip şu anda yaşadığımız belirtilere sebep oldu. | Open Subtitles | أول بعثة استكشاف جلبت حمى كيرسان بشكل عرضي وانحصر هنا وعلى مر 10000 عام تحور ليسبب الأعراض التي نعاني منها |