Onu ilk bulduğumuzda boynundaki bu azize sıkıca yapışmış duruyordu. | Open Subtitles | لقد كانت تمسك جيداً بهذا القديس حول رقبتها عندما التقطها |
Senin okul yüzüğünü boynundaki bir zincire taktı. | Open Subtitles | ارتدت خاتمك المدرسي في سلسلة وعلقتها حول رقبتها |
- boynundaki zincirde künyesi vardı. | Open Subtitles | هو مذكور على قلادتها حول رقبتها |
hala yaşadığını farkettiklerindede, boynuna bir ip bağlayıp, onu astılar. | Open Subtitles | وعندما وجدوا أنها مازالت على قيد الحياه جمعوا أعضاءها ولفوا الحبال حول رقبتها وشنقوها فى الشجره الكبيره |
Arkasından yaklaştım, kabloyu boynuna sardım, dizimle sırtından bastırdım ve onu çektim. | Open Subtitles | فجئت من خلفها وقمت بلف السلك حول رقبتها ودفعت بركبتي في ظهرها، وسحبت السلك |
Parmak izlerinin, onun boynunda olmasını nasıl açıklayacaksın? | Open Subtitles | هل يوجد أى تفسير لوجود بصمات أصابعكى حول رقبتها ؟ |
Yangın başladığında boynunda bir şey varmış. | Open Subtitles | شيء ما كان حول رقبتها عندما وصلت النار إليها |
boynundaki nedir? | Open Subtitles | ما هذا الذى يلتف حول رقبتها ؟ |
Joy yanımdan geçerken yaklaşmıştım, ama o sigara öksürüğü boynundaki inek çanından daha iyiydi. | Open Subtitles | لقد نجوت بإعجوبة عندما مرت (جوي) بجانبي لأن سعال التدخين ذاك كان أفضل من جرس بقرة حول رقبتها |
İnsanlar göğüslerine baksın diye boynuna bir kalem bile asmıştı. | Open Subtitles | حتى أنا ترتدي قلماً حول رقبتها حتى يحدّق الناص في صدرها |
Telefon kablosunu boynuna dolayıp kendini asmış. | Open Subtitles | لفت سلك الهاتف حول رقبتها وشنقت نفسها من السقف |
Senin verdiğin kolyeyi boynuna takıyor. | Open Subtitles | القلادة التي أعطيتها إياها و التي تضعها حول رقبتها بالتحديد، والتي قالت أنها لا تنزعها أبدا |
Senin verdiğin kolyeyi boynuna takıyor. | Open Subtitles | القلادة التي أعطيتها إياها و التي تضعها حول رقبتها |
Onu hayal edebiliyorum, şöyle boynunda kocaman altın bir şeyle. | Open Subtitles | وأنا أراها بذلك الخانق المذهب حول رقبتها |
Kardeşimde garip bir yüzük var, onu boynunda taşıyor. | Open Subtitles | أختي لديها خاتم بتصميم جديد تضعه حول رقبتها |