| Fakat çok yakın zamanlara kadar Bu konuda çok az çalışma yapıldı. | TED | لكن حتى وقت قريب، تم القيام بعمل القليل جدًا حول هذا الموضوع. |
| Er biz Bu konuda endişelenmenize gerek olacak az , zamanımızın geri almak. | Open Subtitles | وكلما أسرعنا في العودة إلى وقتنا سيكون لدينا القليل لنقلق حول هذا الموضوع |
| Bu konuda bana bayağı baskı yapan bir arkadaşım vardı, ondan ettim. | Open Subtitles | نعم، لديّ صديق والذي كان ألماً حقيقياً في المؤخرة حول هذا الموضوع |
| bununla ilgili konuşmak için yanına gitmiştik ki aniden kuramı çürüttü. | TED | هكذا ذهبنا للتحدث معه حول هذا الموضوع وعلى الفور، أسقط النظرية |
| Bunun hakkında sizi bilgilendirme şansı bulduğum için çok mutluyum. | TED | لذلك أنا سعيد لحصولي على فرصة لأحدّثكم حول هذا الموضوع. |
| Belki bu konuyu biraz daha konuşmalıyız. | Open Subtitles | ربما علينا أن نستفيض في الكلام حول هذا الموضوع |
| Ama Bu konuda tüm yaptığımızın Bu konuda fikir alışverişi yapıyormuşuz gibi göründüğünden endişeliydi. | TED | ولكنه كان يشعر بالقلق من أن كل ما يبدو أننا نفعله هو تداول الآراء حول هذا الموضوع. |
| Bu konuda hepimizin farklı görüşleri olabilir. | TED | قد يكون لدينا جميعاً آراء مختلفة حول هذا الموضوع. |
| Bu konuda Morgan Mccall ve Michael Lombardo'nun Yaratıcı Liderlik Merkezi'ndeyken yaptıkları zengin bir araştırma var. | TED | هناك بالفعل بحث غني حول هذا الموضوع أنجزه مورغان ماكول ومايكل لومباردو عندما كانوا في مركز القيادة الإبداعية. |
| Ama aslında Bu konuda size soracakları tek soru bu değil. | TED | ولكن في الواقع هذا ليس السؤال الوحيد الذي سيطرحونه حول هذا الموضوع. |
| Bu konuda birşeyler yapılmalı diye düşünüyorum. | TED | أعتقد أن هناك شيئا يجب القيام به حول هذا الموضوع. |
| Bu konuda cidden birşeyler yapmalıyız. | TED | يجب علينا أن نفعل حقا شيء حول هذا الموضوع. |
| Bu konuda harcayacağın her nefesin boşa gideceği konusunda seni uyarmalıyım. | Open Subtitles | من الإنصاف تحذيرك بأن تفوهك بأي كلمة إضافية حول هذا الموضوع يُعّد مضيّعة للوقت |
| Fakat ben kendim su altı teknesi adını verdiğim bir tekneyi tasarlarken Bu konuda bir araştırma yaptım. | Open Subtitles | ولقد قمت بعدة ابحاث حول هذا الموضوع وصممت سفينة تحتمائية |
| Eh, Bu konuda Bonnie'ye bir şey söylemem. | Open Subtitles | حسناً ، لن أقول شيئاً لبوني حول هذا الموضوع |
| Bu sabah onun şovunda bununla ilgili bir şaka dinledim,. | Open Subtitles | هذا الصباح، سمعت له مازحا حول هذا الموضوع في برنامجه. |
| bununla ilgili bir şey söylemeyeceğime söz veriyorum, onun sizi korkutması dışında. | TED | أعدكم ألا أقول أي شيء حول هذا الموضوع ، ما عدا انه سيصيبكم بالرعب |
| Telefonlarıma cevap verseydi Bunun hakkında konuşmayı ben de çok isterdim. | Open Subtitles | أحب أن أتحدث معها حول هذا الموضوع انها لم تتحدث معي |
| Kızkardeşi Nora'yı görmeye gittim, bu konuyu konuşmak için. | Open Subtitles | ذهبت لرؤية أخته نورا للحديث معها حول هذا الموضوع. |
| bu konu hakkında bilinen pek çok hikaye var. | TED | وهناك قصص شهيرة من كل الأنواع حول هذا الموضوع. |
| bu konuyla ilgili olarak aradığım tek müvekkil siz değilsiniz. | Open Subtitles | واسمحى لي أن أستهل هذا بالقول أنت لست العميل الوحيد الشركة الذى علىَّ الاتصال به حول هذا الموضوع |
| Fakat bu konudaki ilk davalardan biri Omagh saldırısıdır. | TED | لكن أحد القضايا الأولى حول هذا الموضوع كانت تفجير أوما. |
| Tabiiki göreceksin, bunun için üzülme sakın | Open Subtitles | بالطبع سأفعل , لا تقلقي أبدا حول هذا الموضوع , أبدا |
| Ben düzenledim, ben yönettim ve Başkanın bundan haberi vardı. | Open Subtitles | أنا مدبر لذلك، وأنا سهلت عليه وعرف الرئيس حول هذا الموضوع |
| Olay şudur ki bu konu ile ilgili muzzam miktarda bilgi var, Mars gezgini sorunu. | TED | وتبين وجود كمية هائلة من المعلومات المتاحة بالفعل حول هذا الموضوع ، وهو مشكلة مسبار المريخ. |