hayatımızın bir bölümü "Guguk Kuşu" iken, diğer bir bölümü "Uyanış", bir diğer kısmı ise "Akıl Oyunları" idi. | TED | كان حياتنا في جزء منها أشبه بفيلم "عش الوقواق"، وجزء أشبه بفيلم "المستيقظون" وجزء آخر مثل فيلم "عقل رائع" |
hayatımızın en güzel çağlarını bekleyerek geçirmek aptalca değil mi? | Open Subtitles | أليس الأمر مضحكاً أن نقضى أجمل سنوات حياتنا في الانتظار ؟ |
Şüphesiz, hayatlarımızı birçok yönden değiştiren etkili, önemli bir an. | TED | لقد كانت لحظة محورية .. فقد غيرت حياتنا في عدة مناحي |
hayatlarımızı utanç içinde yaşamak yerine haydutlar tarafından tecavüze uğrayıp paramparça edileceğiz. | Open Subtitles | بدلاً من عيش حياتنا في عار سنُغتصب و نُضرب و نُقطع أشلاء بواسطة عصابة هائجة |
Çünkü, söylediğim gibi, hayatımızı ağlarda geçiriyoruz, ve bu ağlar özel bir yapıya sahip. | TED | لأنه كما قلت إننا نعيش حياتنا في شبكات و هذه الشبكات لديها نوع خاص من البنية |
Fakat aslında yaşamımızın büyükçe bir kısmını yalnızca iğrenç olmamaya çalışarak geçiririz. | TED | لكن في الحقيقة، نحن جميعًا نقضي جزءًا كبيرًا من حياتنا في محاولة البقاء غير مقزِّزين. |
Hayallerinin peşinden o kadar koşturmuştu ki hayatımızdan göz açıp kapayıncaya kadar kaybolup gitmişti. | Open Subtitles | كان يلاحق احلامه بجد بحيث انه كان يبتعد عن حياتنا في لمح البصر |
Çoğunlukla hayallerimiz, belirsiz bir gelecekte bölümlere ayrılmış saplantılara dönüşüyor. Bu, şu anda hayatlarımız için hazır olma kabiliyetimizi yok ediyor. | TED | في الأعم الأغلب تصبح أحلامنا مُجَزَئَة ومُعَلَقة بوقت ما في المستقبل وهذا يدمر قدرتنا على أن نعيش حياتنا في اللحظة الحاضرة. |
İskoçya'daki hayatımız gelenek, örf ve ritüeller batmış durumda. | Open Subtitles | حياتنا في المرتفعات مقيده بالتقاليد والاعراف والطقوس |
Sanırım hayatımızın yarısını annemi beklerek geçirdik. | Open Subtitles | أظن أننا نقضي نصف حياتنا في إنتظار أمي إنها تبقي الجميع ينتظرون |
Kafanın karışması normal. hayatımızın çoğunu kafamız karışık halde yaşıyoruz. | Open Subtitles | لا بأس أن تشعر بالحيرة، نحن نقضي أغلب حياتنا في حيرة |
Güzel, hayatımızın sonuna kadar bu balinanın içinde kalamayız sonuçta. | Open Subtitles | جيد لأننا لا نستطيع قضاء ما بقي من حياتنا في داخل معدة هذا الحوت |
Düşük maaş alıyor, hayatlarımızı her gün tehlikeye atıyoruz. | Open Subtitles | أعرف بأّننا نضع حياتنا في خطر في كل يوم بسبب عدم كفاية الأجور |
hayatlarımızı karanlıklarda yaşıyoruz, güneşi umut ederek ki nadir ışıkları... | Open Subtitles | نعيش حياتنا في الظلام على أمل أن تشرق الشمس لتمحو... |
Belki de hayatlarımızı bu denli mahvetmeden önce bana gelmeliydin? | Open Subtitles | ربما كان عليك القدوم إلي قبل أن تُدخِل حياتنا في فوضى كاملة |
Teal'c Chulak'ta hayatımızı kurtardığında, ailesinden vazgeçti, efendim. | Open Subtitles | عندما أنقذ تيلك حياتنا في شولاك ضحى بأسرته سيدى |
Katillerinden birini koruyarak hayatımızı tehlikeye atmana babam ne derdi? | Open Subtitles | كيف سيسامحكَ أبي وأنتَ تضع حياتنا في خطر لإنقاذ أحد قاتليه؟ |
Anne haberlerde öyle söylediler diye hayatımızı değiştiremeyiz. | Open Subtitles | امي لا يمكننا تغيير حياتنا في كل مرة تقول بها الأخبار عن تلك الاحداث |
yaşamımızın üçte birini işte geçirdiğimize göre, niye görünüş olarak bize benzemeyen insanlarla çalışmayalım? | TED | ولأننا نقضي ثلث حياتنا في العمل، ماذا لو قضيناها مع أشخاص لا يشبهوننا؟ |
Güneşte harcadığımız hayatımızdan bahsetmiyoruz | Open Subtitles | لا حديث عن قضاء حياتنا في الشمس |
Ne zaman bu kaleden çıksak hayatlarımız büyük tehlikeye giriyor. | Open Subtitles | في كل مرة نخطو خطوة خارج هذه القلعة سنعرض حياتنا في مخاطرة كبير |
Kafamda ailemin ölümüyle ilgili birkaç sahne var; ama Kenya'daki hayatımız ve Londra'ya gelişimizle ilgili birşey yok. | Open Subtitles | *لديَّ لمحات من وفاة أهلي* "ولكن لا شيء عن حياتنا في "كينيا* *"ولا عندما أتينا إلى "لندن |