günlük hayatta partneri dışında herkese itaatkar davranan heteroseksüel bir erkek arıyoruz. | Open Subtitles | نحن نبحث عن ذكر غير شاذ غالبا هو الخاضع في حياته اليومية |
- Kontrol saplantısı olan bir erkek, günlük hayatta muhtemelen kendini güçsüz hissediyordur. | Open Subtitles | رجل مهووس بالسيطرة لهذه الدرجة على الاغلب يشعر بالضعف في حياته اليومية |
Bunlar bana zevk veriyor, ama ayrıca günlük hayatta yapabileceğim bir şeyi feda etmemi sağlıyor. | Open Subtitles | هذه الاشياء تمنحني السعادة ولكنها تضحيات أيضا يستطيع أن يضحي بها الشخص في حياته اليومية |
Sanırım çoğumuzun günlük hayatına, ayaklarımızın dibindeki gezegenimizin inanılmaz derecede sıcak olduğundan tamamen bîhaber devam ettiğini söylemek yanlış olmaz. | Open Subtitles | اعتقد انه من الانصاف ان نقول ان معظمنا يمارس حياته اليومية غافلٌ تماماً بأن أسفل أقدامنا، سخونة كوكبنا لا تُصدق. |
EEG ölçümleri sanki günlük hayatına devam ediyormuş gibi görünüyor bizi duyabilir belki. | Open Subtitles | قراءات كهرباء الدماغ لديها تبدوا تقريبا كما لو كانت لشخص يمارس حياته اليومية الذي يشير ربما أنها قادرة على سماعنا |
Bu ikilemi günlük yaşamında da gösterebilir. | Open Subtitles | وهذا الانقسام قد يكون واضحا في حياته اليومية |
Randy'nin de günlük yaşamında kapana kısılmış hissettiği olur. | Open Subtitles | راندي) يشعر أحياناً) بأنه محتجز في حياته اليومية |
Ama günlük hayatta ödleklik, bencillik kolay şöhret tutkusunu gördü. | Open Subtitles | ولكن في حياته اليومية ، ورأى ان... الجبن والأنانية ، الرغبة في المجد رخيصة. |
günlük hayatta insan, makineye hükmediyor. | Open Subtitles | في حياته اليومية البشر يحكم الآلة |