Evet, Kafir Aghani tüm hayatını... halkının temel insan hakları için mücadele ederek geçirdi... ve bugünkü karar, sevdiği adamı ölüm cezası ile sonuçlanacak olan... sınır dışı etme kararına karşı bu kadının, Eleanor Heaney'nin... beş yıl süren mücadelesinin sonucudur. | Open Subtitles | بلا شك فالسيد أغانى قضى حياته بأكملها يدافع عن حقوق مواطنيه وحكم اليوم كان بمثابة نتيجة لكفاح دام خمسة أعوام |
tüm hayatını kaçarak geçirmiş biri olduğunu düşünürsek daha iyi durumda olman gerekirdi. | Open Subtitles | حريٌّ بمَنْ قضى حياته بأكملها هارباً أنْ يكون ذا لياقةٍ بدنيّةٍ أفضل. |
Tüm hayatı o evdeydi. Biz buna tecavüz ettik. | Open Subtitles | حياته بأكملها كانت داخل ذلك المنزل وقد انتهكت حرمة ذلك. |
Tüm hayatı bilgisayar oyunu. | Open Subtitles | أن حياته بأكملها مثل اللعب الإليكترونية |
Bu adam bütün hayatını iyiliğe adamış biri. | Open Subtitles | هذا الرجل الذي كرّس حياته بأكملها لفعل الخير |
bütün hayatını bu nazik adam karakterini kurmak için harcamışsa bu onun gerçekten böyle olması gibi olmaz mı? | Open Subtitles | إن كانَ قد قضى حياته بأكملها يبني هذا المظهر اللطيف أفليسَ هذا ما يحدِّدُ كينونتهُ كأيِّ شيءٍ آخر؟ |
Onun Bütün hayatı trenler olmuştur. | Open Subtitles | حياته بأكملها كانت عبارة عن رحلة بين القطارات. |
tüm hayatını, onu başparmağının altında tutmak için kullanan birisi. | Open Subtitles | الشخص الذي اعتاد حياته بأكملها إبقاءك تحت إبهامه |
HK: Evet bu zor bir soru, ama bana sorarsanız ve dürüstçe cevaplamam gerekirse, ben sığınma hakkı verirdim, çünkü yaptığının çok cesurca olduğunu düşünüyorum ve bu uğurda tüm hayatını mahvetti, ailesini ve her şeyini. | TED | ه.ك. : أوه، هذا سؤال صعب، لكن إن سألتني، وإن جاوبت بصراحة، سأمنحه حق اللجوء، لأني أعتقد أن ما فعله عمل شجاع، ودمر حياته بأكملها وعائلته وكل شيء |
tüm hayatını kaybederdi. | Open Subtitles | من الممكن أن يخسر حياته بأكملها |
Köpek tüm hayatını o şeyi yakalamak için harcamıştı ama artık ne yapacağını bilmiyordu. | Open Subtitles | قضى ذلك الكلب حياته بأكملها محاولاً الإمساك ... بذلك الشيء. ولم يكن لديه أدنى فكرة عن حقيقته. |
Tüm hayatı boyunca yasını tuttu. | Open Subtitles | لقد حزن على رحيلك حياته بأكملها |
Bu onun Tüm hayatı. | Open Subtitles | إنها حياته بأكملها |
Adamın Tüm hayatı fantezi kampı zaten. | Open Subtitles | حياته بأكملها هي معسكر خيالي |
Onun Tüm hayatı Süpermen ve mısır gevreği be. | Open Subtitles | حياته بأكملها تدور حول (سوبرمان) والحبوب |
Birisiyle film setinde birkaç ay çalışınca bütün hayatını bilemiyorsun. | Open Subtitles | عندما تعمل مع شخص فى فيلم لعدده ايام لن تعرف حياته بأكملها |
bütün hayatını bu yosundan yapılma salda mahsur halde geçirecek. | Open Subtitles | سيقضي حياته بأكملها منقطع على هذه الطوافة المليئة بالأعشاب. |
Asa Phelps İkinci Dünya Savaşı'na gittiği dört yıl ve bir günlük okul gezisi dışında bütün hayatını Springfield'da geçirdi. | Open Subtitles | (آيس فلس) قضى حياته بأكملها في (سبرنغفيلد) عدى قضاءه أربع سنوات في الحرب العالمية الثانية ويوم واحد في رحلة مدرسية |
Onun Bütün hayatı farklı olabilirdi. | Open Subtitles | بأن حياته بأكملها لكانت ستصير مختلفة |
Bütün hayatı oradaydı. | Open Subtitles | حياته بأكملها كانت عليها |