"حيًا" - Traduction Arabe en Turc

• hayatta
• canlı
• yaşıyor
• diri
• sağ
• hayattaysa
• hayattayken
• hayattayım
• yaşadığını
• hayattaydı
• hâlâ

Şimdi izin verirsen para elimize güvenlice geçene kadar seni hayatta tutacağım.
الأن، إذا لم تُمانع.. سوف أبقيك حيًا حتي يكون المال في يدي

Çünkü herkes biliyordu ki daha altı sene önce bunun yarısı kadar penguen petrole bulanmış ve kurtarılmış, ancak bunların da sadece yarısı hayatta kalmıştı.
لأننا كنا نعرف أن قبل 6 سنوات أُنقذ نصف عدد البطاريق التي غمرت بالنفط ونصفهم فقط بقي حيًا

Plasenta hamilelik sürecince yavruyu hayatta tutan şeydir.
وهي التي تُبقي الصغير حيًا خلال فترة الحمل.

Bunu yapmanın tek yolu da beni buradan canlı çıkartmak.
الطريقة الوحيدة لفعل هذا هو أن تخرجيني من هنا حيًا.

Başka bir ölümü araştırmak için değildi. Onu canlı haldeyken görmek istemiştim.
لم أكن هنا للتحقيق في وفاة أخرى، أردت رؤيته عندما كان حيًا.

Bir keresinde evsiz birine çarpmıştım. yaşıyor mu bakmak için bile durmadım.
لقد دهست رجل متشرد من قبل ولم أتوقف لأرى إن ما كان حيًا حتى

Eğer sadece, ölü ya da diri bir erkek, bir vücut ya da bir hayvan bulabilseydim.
إذا فقط أستطعت إيجاد رجلاً حيًا أو ميتًا، جثة

Ölü ya da sağ olsun hiçbir insana böyle bir kötülüğü yapmam.
لا يمكنني أن اُلحِقَ هذا الرُعب بجسد رجل حيًا كان أو ميتًا

Her korsan, doğal olarak daha fazla altın alacağı şekilde hayatta kalmak ister.
بشكل طبيعي، يريدُ كل قرصان أن يبقى حيًا والحصول على أكبر قدر ممكن من الذهب.

30 yıl önce gitti, yani hayatta olamaz.
هو لا يمكن أن يكون حيًا بعد أن اختفى قبل 30 سنة

Seni hayatta tutabilecek tek kişi benim.
أنا هو الشخص الوحيد القادر على إبقائك حيًا

hayatta kalmak istiyorsan zamanı geldiğinde bana ihanet etmen gerekecek.
إن أردت البقاء حيًا فعليك خيانتي في وقت ما

Ölen en iyi dostum hedefinizin hala hayatta olduğun bildirmek istiyor.
صديق المقُرب الميت يريد أعلامك بان هدفك لا يزال حيًا

Ama kararımı vermiştim. Onu hayatta tutmak için her şeyi yapacaktım.
و لكنَّني عقدت العزم على أن يبقى هذا الرجل حيًا

Kim Jan Ok'u canlı ele geçirmek Nazır Higashi'nin emri.
الرئيس هيغاشي أمرنا بأن نقبض على كيم جانغ اوك حيًا.

Eğer orada başka paketlerin... olup olmadığını öğreneceksek... bu adama canlı ihtiyacımız var.
لو سيمكنا ان نعرف لو أن هناك طرود أخرى بالخارج، يجب أن نحصل على هذا الشخص حيًا

Dünyayı kurtarmanın tek yolu onu canlı canlı yiyen parazitleri yok etmek.
الطريقة الوحيدة لإنقاذ العالم هي بتدمير الطفيليات التي تأكله حيًا

Şu an yaşıyor olmanın tek sebebi bir iş üzerinde olmamız.
السبب الوحيد لبقائك حيًا الآن هو أننا بمهمة.

Sizi ölü, diri ya da yaralı götürebiliriz.
سنأخذك من هنا سواءً حيًا أو ميتًا أو مثخنًا بالجراح

O da bunun yanlış bir şey olduğunu biliyor. O parçan hala hayattaysa bunu yapmana engel oluyor.
يدري بأن هذا خطأ، وهذا الجزء لازال حيًا ويحاول النفاذ إلى نفسكِ

Bu, onun 5.300 yıl önce hayattayken nasıl göründüğüne dair bir sanatçı tarafından yapılan temsili.
هذا عمل فني لما قد يبدو عليه شكله عندما كان حيًا قبل 5,300 سنة.

Ben hayattayım. Sorduğun için sağ ol.
أنا مازلت حيًا بالمناسبة.

En iyi ölü arkadaşım, hedefin hala yaşadığını bildirmek için sizi arıyor.
صديق المقُرب الميت يريد أعلامك بان هدفك لا يزال حيًا

- Buraya geldiğimde çocuk hala hayattaydı. - Ne?
الفتى ما زال حيًا عندما قدمت إلى هنا - ماذا؟

Teşekkür ederim. Ona Underhay hâlâ yaşıyorsa bu işi biz de hallederiz dedim.
فقلت له ,لو ان اندرهاى مازال حيًا, فسنكون قادرين على اثبات ذلك بأنفسنا