Güneş'e doğrudan bakmakla oluşacak hasardan gözlerini korumak için özel bir filtre kullanan Cook ve ekibi Güneş'in Dünya'dan 149,6 milyon km uzakta olduğunu öğrenmemizi sağladı. | Open Subtitles | وبإستخدام مرشحٍ خاصٍ ليحمي عينيه من أن تؤذى نتيجة النظر المباشر الى الشمس كوك ورجاله جعلوه من الممكن لنا ان نعلم |
Aileye özel tarifli kekler hazırlardı. | Open Subtitles | إنَّها تصنعها من خليطٍ خاصٍ بوصفةِ العائلة |
MIT'de Siborg Ekibi, bu dikey dünya için Jim'e özel bir bacak geliştirdi, tam pozisyon ve hareket hissi sağlayan beyinle kontrol edilen bir bacak. | TED | في المعهد، قام فريق الرجل الآلي بصنع طرف خاصٍ لجيم لتسلق الجبال، ساق متخصصة بتمييز مختلف المواضع والحركات يتحكم بها الدماغ. |
"Tutulmak" kelimesini özel bir kaynakla ilişkilendiririm; yani Eski Ahit'le. | TED | وأميل لربط كلمة "غٌرم" مع سياقٍ خاصٍ جدًّا، الّذي هو العهد القديم. |
Ben bir çeşit müzisyenim ve tam da çok özel bir konser vermeye gitmek üzereyim. | Open Subtitles | -كما ترين، أنا مُوسيقيّ من نوعٍ ما وأنا بطريقي لأداء عرضٍ خاصٍ جدا. |
Şey Vicki, Charlie'yle konuşmam gereken özel bir konu var. | Open Subtitles | يا (فيكي)، أحتاجُ للحديثِ مع (تشارلي) في أمرٍ خاصٍ لوهلةٍ. |
Ekstra özel gübre ile tek gecede bir orman yaratamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك صنع غابة بين ليلة و ضحاها بإستخدام سماد خاصٍ جداً! |
özel bir siteye geçtiler bile. | Open Subtitles | لقد إنتقلا بالفعل إلى موقعٍ خاصٍ |
Onun için gerçekten özel şeyler yapmalısın.. | Open Subtitles | عليكَ فعل شيءٍ خاصٍ لأجله تماماً. |
Her özel ajanın bir hikayesi vardır. | Open Subtitles | كل عميلٍ خاصٍ لديه قصه |
Ben de yıllardır özel ajanım... | Open Subtitles | .... لقد كنت أعمل كعميل خاصٍ لسنوات |
Burada özel bir yer kurdum ben. | Open Subtitles | "فيما أسستهُ كـ"بناءٍ خاصٍ |