Önemseyen bir komşu olarak oradaydı, ama ayrıca zamanı geldiğinde uzmanlığını ve kaynaklarını getiriyordu. | TED | أنه كان جارًا مهتمًا، لكنه كان أيضًا يقدم خبراته وموارده المهنية عندما تطلب الأمر ذلك منه. |
Başta herkesi ikna etmek için kendi uzmanlığını kullanabileceğini düşündü, kendisi dahil, çünkü kendisini iyileştirdi. | Open Subtitles | في البداية ظن أنه يمكنه إستخدام خبراته ليقنع الجميع بما فيهم نفسه ، أنه قد شُفي |
Ve Yüce Tanrı'ya yine şükürler olsun ki, bize William kardeşi gönderdi ki deneyimleri ve geçmişteki görevleri ona ne kadar zahmet vermiş olsa da bize burada çok büyük bir hizmette bulundu. | Open Subtitles | ونحمد ربنا أيضاً على إرساله لنا الأخ ويليام والذي خبراته وواجباته السابقة . . |
Joseph Smith'in, yaşadığı deneyimleri ve başarıları hakkında doğruyu... söylemediğine ikna olduğunuz zaman, toplumsal bir intiharı kabullenmişsinizdir. | Open Subtitles | فى اللحظة التى تعترف فيها لنفسك (أن (جوزيف سميث لم يقل الحقيقة عن خبراته وإنجازاته فكأنك إنتحرت إجتماعيا |
Yaptığı buydu. Belki bazı haklarının elinden almanın vakti gelmiştir. | Open Subtitles | لعله الوقت المناسب لاستفيد من خبراته |
Yaptığı buydu. Belki bazı haklarının elinden almanın vakti gelmiştir. | Open Subtitles | لعله الوقت المناسب لاستفيد من خبراته |
Eğer General kendi uzmanlığını onlarla paylaşmak isterse bundan yararlanırlar. | Open Subtitles | في حال اختار الجنرال مشاركة خبراته معهم "فهم يستحقون ذلك" |