Senin de bildiğin gibi ekmeği her zaman taze değildir. | Open Subtitles | "كما تعلمين، لم يكن خبزها طازجاً دوماً". |
- Hatta onun ekmeği de sımsıcak! | Open Subtitles | خبزها ساخن جدًا |
- Kendiniz bakın. - Onun ekmeği iyi. | Open Subtitles | - احكمي بنفسك خبزها جيد- |
Sabahları ben gazete okurken karım sevimli bir küçük kuş gibi kızarmış ekmeğini yiyor. | Open Subtitles | وفي الصباح أقرأ الجريدة وتتناول هي خبزها المحمص كالطائر الصغير العذب |
"Dilenecek her gün suyunu, ekmeğini | Open Subtitles | تتسول خبزها و ماءها " |
Anne, onun ekmekleri bayattı, ama güzel bir sesi vardı. | Open Subtitles | أماه، خبزها جاف لكن صوتها جميل |
Sanırım senden çöreklerini kaşımanı istiyor. | Open Subtitles | ـ أظن إنها تود منك تحك خبزها |
Bütün ekmekleri al, üstü sende kalsın. | Open Subtitles | أشتر جميع خبزها و احتفظ بالفكة |
Yapış yapış çöreklerini özlüyorum. | Open Subtitles | أشتاق إلى خبزها الصغير اللزج |