Onların gururu ve sevinciydim. Tek çocuklarıydım ve onları hayal kırıklığına uğrattım. | Open Subtitles | كنت فخرهم وبهجتهم طفلتهم الوحيدة، وأنا خذلتهم |
Ama ben şimdiden onları hayal kırıklığına uğrattım. Buna ilaveten, onlara yalan söyleme niyetinde değilim. Kendini kurtarmak istemiyorsan, sorun değil. | Open Subtitles | وقد خذلتهم مرة ولست مستعدًا لأزيد الطين بلة بالكذب إن كنت لا تريد إنقاذ نفسك فلا بأس ستواجه الأمر لوحدك |
Prensesin halkına karşı vazifesi vardır ve ben onları hayal kırıklığına uğrattım. | Open Subtitles | الأميرة عليها واجب تجاه شعبها... وأنا خذلتهم |
Ve herkesi yüzüstü bıraktım. çünkü bunun devam etmesine ben izin verdim. | TED | وانني خذلتهم بشدة, لأنني تركت الموضوع يستمر ويستمر |
Onları da seni de yüzüstü bıraktım. | Open Subtitles | لقد خذلتهم وخذلتك. |
Onlara ihanet ettim, tehlikeye attım. | Open Subtitles | لدي، آه، خذلتهم ووضعها في خطر. |
Onları hayal kırıklığına uğrattım. | Open Subtitles | أشعر أنني حقاً قد خذلتهم |
Bana inandılar ama ben onları hayal kırıklığına uğrattım. | Open Subtitles | و لقد أمنوا بي و لقد خذلتهم |
Bugün, onları hayal kırıklığına uğrattım. | Open Subtitles | اليوم قد خذلتهم |
Herkesi hayal kırıklığına uğrattım. | Open Subtitles | لقد خذلتهم جميعاً |
Onları hayal kırıklığına uğrattım. | Open Subtitles | لقد خذلتهم |
Artık birşey farketmez. Onları hayal kırıklığına uğrattım. | Open Subtitles | لاني خذلتهم |
Onları hayal kırıklığına uğrattım. | Open Subtitles | لقد خذلتهم |
- Kabul ediyorum, onları yüzüstü bıraktım. | Open Subtitles | سأعترف ,لقد خذلتهم. |
Onları yüzüstü bıraktım. | Open Subtitles | لقد خذلتهم. |
- Onlara ihanet ettin. | Open Subtitles | - أنت خذلتهم. |