Çubuklar bir saat içinde elinde olur. Adamlarını hazır et. | Open Subtitles | يتوجب بأن تصل إليك القصبات خلال الساعة اجعل رجالك مستعدون |
Bir saat içinde hisara nakletmek için yiyecek ve malzeme hazırlamasını istediğimi söyle. | Open Subtitles | بجمع أكبر قدر من الطعام والمؤن لأنه سيتحرك نحو الحصن خلال الساعة القادمة |
Şu an, dikiş aşamasında, yani önümüzdeki birkaç saat içinde uyanmış olur. | Open Subtitles | سندخله العناية الآن لذا يجب أن يستيقظ خلال الساعة القادمة |
Son bir saattir her 20 dakikada bir arıyorum. | Open Subtitles | كنت أتصل كل 20 دقيقة خلال الساعة الأخيرة |
Bir sonraki saat içerisinde bodrum katına inen tek kişi, cesedi bulan yaşlı kadın. | Open Subtitles | الشخص الآخر الوحيد الذي ركب المصعد إلى الطابق السفلي خلال الساعة المقبلة كانت السيّدة المسنّة التي وجدت الجثة |
Son bir saatte gelen en iyisi Rockingham'daki Love Potion'du, 1'e 5 verdi. | Open Subtitles | أقضل ما لدينا خلال الساعة الأخيرة كانت " لاف بوشن " في روكيمغهام |
Sadece söylemek istediğim, önümüzdeki bir saat içinde her şeyin sonuçlanmış olacağı. | Open Subtitles | أقصد فقط أن كل شىء سينتتهى خلال الساعة القادمة |
Sadece söylemek istediğim, önümüzdeki bir saat içinde her şeyin sonuçlanmış olacağı. | Open Subtitles | أقصد فقط أن كل شىء سينتتهى خلال الساعة القادمة |
Hayır, henüz değil ama CTU bir saat içinde öğreneceğini tahmin ediyor. | Open Subtitles | لكن وحدة مكافحة الارهاب يقدّرون أنه سيكتشف خلال الساعة آخر موعد للمطلب القادم بعد 15 دقيقة |
Ama iki plan da Daedalus'un bir saat içinde yörüngeden çıkmasını gerektiriyor. | Open Subtitles | لكن خطتك تتطلب أن تترك الديدلوس المدار خلال الساعة القادمة |
Bir saat içinde orada olurum. | Open Subtitles | ساكون هناك خلال الساعة هل أنت قادم غلى هنا؟ |
İstihbarat bilgileri, bir saat içinde bir saldırı olacağına işaret ediyor. | Open Subtitles | المعلومات تشير إلى أن هناك هجوماً وشيكاً خلال الساعة |
Kokain alındıktan sonraki bir saat içinde kalp yetmezliğine neden olur. | Open Subtitles | الكوكايين هو الأكثر احتمالا يسبب قصور القلب خلال الساعة الأولى بعد بلعها. |
Bir saat içinde eve gelirsen seni affedeceğim. | Open Subtitles | سأعفوا عنكَ إذا رجعت للمنزل خلال الساعة القادمة |
Bir saat içinde dikmezsem Ben ölür. | Open Subtitles | و الآن لو لم أخيّط ذلك ثانيةً خلال الساعة الآتية فسوف يموت |
Bir saattir adamlarımdan ayrık hissediyorum. | Open Subtitles | انني اشعر بأن هناك حاجز بيني وبينكم خلال الساعة الماضية |
Son bir saattir kıçını çiğneyip durdu. | Open Subtitles | لقد كان يتناول مؤخرته خلال الساعة الأخيرة |
Ve bunu önümüzdeki bir saat içerisinde yapacaksın. Yoksa birileri ölmeye başlar. | Open Subtitles | أريدك أن تقوم بهذا خلال الساعة القادمه أو سأقوم بقتل الجميع |
Central Park koşucu davasının yeniden değerlendirilmesiyle ilgilenen hakim son bir saat içerisinde verdiği kararla beş genç hakkında verilen hükümleri kaldırdı. | Open Subtitles | القاضي المسؤول عن مراجعة قضية مهرولة المنتزه المركزي حكم خلال الساعة الماضية أن التهم الموجهة للشبان الخمسة يجب أن تلغى |
İlk saatte bıraktım. | Open Subtitles | ربما بعد اليوم الأول خلال الساعة الأولى، قد إستسلمت |
Bierko'nun Sentoks'u şehrin içinde önümüzdeki bir saatte serbest bırakacağı. | Open Subtitles | في المدينة في وقت ما خلال الساعة القادمة |